Kamu Vicdanı Nerede?Bastırılmış duguların yoğun olduğu topluluklarda, Şiddet ve adaletsizlik kaçınılmaz bir gerçektir! Bu sebebten olsa gerek, muhafazakar siyasi argümanlar, Kendi çıkarları doğrultusunda, "Sosyal bilinç’li" topluluğa daima karşıdırlar! Tacizin ve vahşetin akibeti, Ancak; Bastırılmış duygular’da tezzahür ederek, Gün yüzüne çıkmaktadır. Ve ne yazık ki, çoğu günahların bedeli, Gariban vatandaşlara mülkiye edilir! Kimileri canını ,kimileri malını, Kimileri ise aile ferdi’ni kaybederek susar! Kol kırılır yen içinde kalır gibi.. Gereksiz bir söz devreye girer! İşte tamda bu kertede.. Çoğu gayrı meşru suçların, üstü örtülür! Bilinçsiz topluluklar, baskıyla susturulur! Nasıl olsa sorgulayan yok! Peki ya kamu’nun vicdanı, nerede? Sadece timsah gözyaşları dökmek mi? Yoksa salyalı ağızlar’dan vaaz dinlemek mi? Kamu vicdanı bireysel mi olmalı? Yoksa toplumsal bir hareket mi olmalı? Kadın ve çocuklar’a, uzanan kirli elleri, Kınamakla geçiştiremeyiz! Bu vahşeti engelleyebilmek için, Öncelikle bu düzenin önüne geçilerek, Bireysel eğitim’i, Sorgulayıcı bir toplum’u, Dayanışma içinde kamu vicdanı’nı pekiştirip! Namus kavramını ise kadına değil, Erkeğe yakıştırmamız gerekir! Büyük üstad Cemal Süreya şöyle der, İki genç bakir sevgili sevişti, Erkeğe milli, kadına ise fahişe dediler! Bu anlamlı tepkiyi veren üstadımız’ı Anlamak ve bir an evvel, Baba-erkil bir toplum’dan kurtulmamız, Şarttır ve farzdır! Turgay Parlakyıldız |
Yüreğine emeğine sağlık
______________________________Selamlar