ZEMBİLFROŞŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Anlatılanlara göre, çok zengin bir beyin oğluymuş Zembilfroş. Yakışıklıymış. Doğal olarak avlanmayı ve eğlenmeyi severmiş her bey çocuğu gibi. Ta ki günün birinde bir mezarlıktan geçerken, ruh dünyasında yaşadığı olağanüstü değişime kadar... İşte o mezarlıktan geçerken, yaşamı ve ölümü düşünür, kıyaslar... Sadece soyut bir kıyaslama değildir fakat bu: Mala, mülke, zevke, sefaya sahip olmakla, bunlardan yoksun olmanın getirdiği iki farklı yaşam, bu iki farklı yaşamın sonucunda ortak tek bir kader: Yani ölüm! .. Varlığa sahiptir Zembilfroş. Peki nasıl biri olarak ölecektir? Varlıklı, boş biri olarak mı, yoksa belli ideallerin peşinden koşan, onurlu, halkının içinde, halkın gerçekliğini kavramış biri olarak mı? O, ikinciyi tercih eder, yani ideallerinin peşinden gitmeyi... İşte o andan itibaren artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Eşi ve çocuklarını alarak uzaklaşır saltanatın nimetlerinden. Köy-köy, şehir-şehir dolaşarak zembil (sepet) satmaya, böylece hayatını kazanmaya başlar. Zembil sattığı için de ismi “Zembirfroş” olarak kalacaktır. Derken günün birinde, şehirde zembil satarken sultanın karısı görür Zembilfroş’u ve ona aşık olur. Zembil alma bahanesiyle saraya davet eder ve dizelere dökerek aşkını açıklar O’na: “Zembilfroş zembila tine Dikan bi dikan digerine Hiş le xatûnê namine Serî le zeman digerine Gazi dike ku bibine Were ser doşeka mire Le te helal, herama mire Bidime te zulfi herire Çavê min e xezalan e Singamin wek zozana ne Bejna min wek rihan e Ciqa beji hejane...” (Zembilfroş zembil getirir/ Dükkanları dolaştırır/ Hatun’un aklı başından gider/ Başında zamanı dolaştırır... Çağırır onu, der: Beni gör ve gel/ Gel Mir’in döşeğine otur/ Mir’e haram olan sana helaldir/ Zulfi heriri vereyim sana/ Gözlerim ceylanların gözündendir / Göğsüm yaylaya benzer / Reyhan gibi uzundur boyum/ Ne dersen kabulümdür) Zembilfroş söz vermiştir fakat kendine... Tövbe etmiştir. Artık hiçbir şey onu inançlarından ve ideallerinden yıldırmayacaktır. Zevk ve sefaya yenilmeyecektir; sebebi aşk da olsa... Onu inançlarından ve ideallerinden uzaklaştırabilecek her türlü anlayışa güçlü bir kişilikle karşı koyacak, dik duruşuyla reddedecektir. Çünkü o, dünya nimetlerinden vazgeçmiş bir derviştir artık. Halkın arasına girmiş bir militandır. Evlidir ayrıca, eşi ve çocukları vardır. Bu yüzden Xatun’a orada cevap verir Zembilfroş,xwe nakıme cıle buk zawa me. Heta azadiye nebinı me- sözü gibi: “Xatûnê ez tobedarim Delalê ez tobedarim Zarok birçîne li malin Ji rebbe jorî nikarim (“Hatun ben tövbekar biriyim/ Güzel ben tövbekar biriyim/ çocuklarım evde ve açtır/ Yukarıdaki tanrının hatırına, yapamam”) Peki ya sonra? Sonrası trajik bir destan! ... Men û Zin’den, Sîyabend ve Xecê’den, Leyla ile Mecnun’dan çok farklı bir destan. FARKLI BİR İDDİA DAHA Zembilfroş Xatun’un ilanı aşkı reddeder böylece. Xatun kabul etmez elbette. Konuğu olduğumuz Hecî Saleh Gulî, bildik zembilfroş destanının aksine, Xatun’un Zembilfroş’u orada tutuklattığını ve zindana hapsederek zincire vurduğunu anlatıyor. Buna göre Xatun, Zembilfroşa olan aşkından vazgeçmez. Ona verdiği saltanatı ne zaman kabul ederse, o zaman serbest bırakılacağını ve özgürlüğüne kavuşacağını söyler. Fakat Zembilfroş, yaşam ilkeleri doğrultusunda direnecektir. Derken günün birinde, ibadet etme bahanesiyle zincirlerini söktürür ve ibadet sırasında saraydan kaçmayı dener. Ancak kaçacak yer bulamaz ve teslim olması istenir. Buna karşı çıkan Zembilfıroş, sarayın burçlarından aşağıya atar kendini ve inançları, idealleri ölmeyi seçer. Heci Salih Gulli, dini motiflerle süslü bu destanı anlatırken hemen yukarıya düşen Şabanı Dağı’nı işaret ediyor bize. ‘Bu dağın üzerinde Şabani Kalesi var” diyor. “O kaleden atlayan Zembilfroşu melekler almış, getirip buraya gömmüştür...” HEM İNANCIN, HEM DİRENİŞİN SEMBOLÜ Yaşlıların dilinde, dini inançların, nefse hakimiyetin ve iradenin destanı olan Zembilfroş, daha genç kuşaklarda büyük aşkın, büyük adanmanın ve büyük ilkeler uğruna ölümü tercih etmenin efsanevi sembolü olmuş.
Zembilfroş* Dün- kör talih...
tekerrür ,simyacı , sağ omuzunda günah sol yanında sevda yüklü, nasılrlı... Mahkûm gözler, hayal ile düş arası. akıt yaşlarını uçurum gülü... acımasız - tabiat, Mülteci... zemheridir hayat, çatlamış çakmaktaşından yürek, kul feryadı... arab tay cesur, asalet zaferdir kamçılarında... sadakat işler öz, kainat titrer, / mezopotamya asi - Fırat, baş kaldırır ihanetine ... asil - dicle, başı dik , gururunda boğar ... kuruyan dal, filizler doğurur / ararat... ez ağırlığında zulmü, Toroslardan süphan asaleti... ve ... sen uçurum gülü / sevdalar patikasından ışığa süzülen yedi - kol demirine inat , özlemine - yürek doğrayan, koparıldıkça yaprağından... bezirgan sevdalar isyanda... hasret düşer gök kubbeye... Derviş rüyalarım, ve sen..... ZEMBİLFROŞ... KOÇAK 21.06.2008 * Zembilfroş = gezgin |
ve ...
sen uçurum gülü / sevdalar
patikasından ışığa süzülen
yedi - kol demirine inat ,
özlemine - yürek doğrayan,
koparıldıkça yaprağından...
bezirgan sevdalar isyanda...
hasret düşer gök kubbeye...
Derviş rüyalarım,
ve sen.....