BİR YALNIZ ÇİÇEK...Eğreti bir saygınlığın müptelası gece Esrikli ayazın da yanılgısı: Surların dibinde çöküntü şehrin Bir şair mahlası Küpeştesi yeknesak şiirlerin Bir hanım edası ile süzülen hece hece İçimde kırılan sazın o mahzun sesi. Şimdi diri bir sancı olmak vardı: Kaygısı şiirin sinerken tenime İçimde pala bıyıklı imgeler Sözüm ona her birinin duyulmaz nidası Oysaki boşlukta çıkan bir yangın her gece Gecenin şerri de aşktan kopuk zümresinde Sevda yoksunu dilinde her hecenin Menevişlenen sair hücre Düş kalpazanı ömrün de bekası Soluk teninde yaz mavisinin Yine ağrırken mevsim Ağıtlar yakan Haziran güncesinin soluk efkârı. Biten ağaç dibinde yalnız bir çiçek Biriken yüreğin dehlizinde Gömmeden yaşamayı şerh düşen Ölümlü benliğin solgun niyazı Bir de Tanrının sunumu her yeni yenilgi Savrulan beyitlerin tozu dumana katan sihri Aşiyan yollarında kayıp bir sevgili. Görmeden kazıdığım yüreğe lehçe lehçe Mırıldanırken ismini sair gece Dumanı tüten bir bardak çayla Yendiğim efkârı sadece aşkın dilinde Gelip geçen bir sihir Kayıp silueti ile ömrün Devre arası bir hüzün Kapış kapış somurtan bir çehre Oysaki ben önceleri böyle değildim, dercesine. Şimdi toplayıp da tası tarağı Göçmek vardı başka bir mevsime Yanan yüreğin küle dönen enkazıyla Serinleten bir yaz yağmuru gibi Tutuk dilimin esrarı sönerken yazdığım her şiirde. |