Ötelenmiş ÖtelerŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Delinin Aklı
Kendince kavminin önde gelenlerinden, dindarlığı herkes tarafından bilinip itibar gören biri kırlara gezmeye çıkmış, Allah’ın yaratıklarını ibret nazarıyla seyre koyulmuştu. Sonra kalktı, iki rekât şükür namazı kılmak üzere tekbir aldı. Olacak bu ya, tam o sırada Mecnun da kırlarda dolaşıyordu ve tesadüfen bu adamın önüne doğru geçip bilmeden orada oyalanmaya başladı. Adam selam verdikten sonra Mecnun’a seslendi: “Bre çekil önümden, burada namaz kılıyorum. O vakit Mecnun hayretler içinde sordu:” “A efendi! Sen namazı niçin kılarsın?” Adam şaşırmıştı. Delinin aklına hayret etti ve işin sonunu getirmek istedi: “Neden sordun ki?” “Namazı Allah aşkıyla ve onun için kılıyor musun diye?” “Evet, Allah aşkıyla ve O’nun rızası için kılıyorum!” Mecnun öce güldü, sonra dudağını büzüp kederlendi: “Kendini yokla beyim, içini yokla. Ben Leyla’nın aşkına düştüm düşeli bunca yıldır ondan başkasını görmüyorum da sen Allah aşkıyla namaz kılarken nasıl oluyor da sen beni görüyorsun? İç ahenk ölçüsü yok, mesafe uzak hak’la, Sayısız gökdelenler gök kubbeyi deliyor. İbadetler ihlassız bir çıkara bin takla, Ötelenmiş öteler, önce dünya geliyor. Kalbi çöl insanların, gösterişi dışına, Kendini kandırıyor hep çabalar boşuna. Öfke-merhamet hissi ayarsız, dert başına, Ötelenmiş öteler, önce dünya geliyor. Yürekler Kaf Dağında, camiler dolar taşar, Dilde ikrar kuvvetli, gönüller hazan yaşar, İmara muhtaç iman, torpil peşinde koşar, Ötelenmiş öteler, önce dünya geliyor. Maddiyat düşkününün, gözünü madde bürür, Elbet dünyalıkları Cennetten üstün görür, Bir ömür ihtiraslar peşinde koşar, yürür, Ötelenmiş öteler, önce dünya geliyor. Et-kemik çıkmazında, ruhunu eder inkâr, Şekillere bağlanmış arsız, nursuz riyakâr, Zekat faslı açılsa susuz dereden akar, Ötelenmiş öteler, önce dünya geliyor. Nihayetsiz kulluğu, şuurunda aramaz, Akıl-kalp ya zihin-ruh irtibatı kurumaz, Kalbinin dümenini Yaratan’a kıramaz, Ötelenmiş öteler, önce dünya geliyor. Özcan İşler |
<br>
Kendince kavminin önde gelenlerinden, dindarlığı herkes tarafından bilinip itibar gören biri kırlara gezmeye çıkmış, Allah’ın yaratıklarını ibret nazarıyla seyre koyulmuştu. Sonra kalktı, iki rekât şükür namazı kılmak üzere tekbir aldı. Olacak bu ya, tam o sırada Mecnun da kırlarda dolaşıyordu ve tesadüfen bu adamın önüne doğru geçip bilmeden orada oyalanmaya başladı. Adam selam verdikten sonra Mecnun’a seslendi:<br>
“Bre çekil önümden, burada namaz kılıyorum.<br>
O vakit Mecnun hayretler içinde sordu:”<br>
“A efendi! Sen namazı niçin kılarsın?”<br>
Adam şaşırmıştı. Delinin aklına hayret etti ve işin sonunu getirmek istedi:<br>
“Neden sordun ki?”<br>
“Namazı Allah aşkıyla ve onun için kılıyor musun diye?”<br>
“Evet, Allah aşkıyla ve O’nun rızası için kılıyorum!” <br>
Mecnun öce güldü, sonra dudağını büzüp kederlendi:<br>
“Kendini yokla beyim, içini yokla. Ben Leyla’nın aşkına düştüm düşeli bunca yıldır ondan başkasını görmüyorum da sen Allah aşkıyla namaz kılarken nasıl oluyor da sen beni görüyorsun?