YÜCE GÖNÜLLÜ ZALİM İNSANCIKLAR
Yaşarken kıymeti pek bilinmez bizde insan evladının.
Ölünce evliya mertebesine ulaşanlar çok olur. Abdalı ya da ermişi. Yaşarken yarı aç, yarı tok yaşar da Ölünce kurbanlıklar, adaklar, çelenkler sıralanır. Bizde yaşarken pek kıymeti bilinmez insan evladının. Bu sevgilidir kimi zaman, Annedir cenneti ayakları altına serilen. Kardeştir sırtımızı yasladığımız, Bacı, evlat, ahbap. Ölünce ardı sıra ne methiyeler düzülür Türküler, kasideler, ağıtlar... Kalkıp duysa mevta O dahi efkarlanır. Bizde yaşarken pek kıymeti bilinmez insan evladının. Biz yazarların dahi hikayeleri yürek burkar. Ölünce ne büyük insandı sendromu başlayıverir. Bilge, kalem efendisi, ak sakallı... Sağken dudak bükülür de Mezara varınca apansız paha biçilemez bir cevhere dönüşüverir. Şairler, ressamlar, bestekarlar Velhasıl mürekkep yalayandan toz yutana Bizim memlekette Yaşarken pek kıymeti bilinmez insan evladının. Ölünce her nedense pirim yapar. İçindeki cevher paha biçilemez bir elmasa dönüşüverir. Çiğneyip tükürdüğü sakız dahi gün gelir törenle müzeye kaldırılır. Velhasıl bizde yaşarken pek kıymeti bilinmez insan evladının. Sağlığında adını dahi anmayan yüreklerde anlamsız bir telaş. Heykelini dikip selama durur yüce gönüllü zalim insancıklar. |