VUSLAT'A VARIŞBırakmışız haytalıkları çoktan Bakmayız herkesin gördüklerine Erken yazılmışız hayat mektebine Ve ağır sınavlardan geçmişiz, alnımızın akıyla Feda etmişiz, nice gidenlere bedel demişiz Düşmemişiz isyanların ağına Her zorluğu görüp, yakıp yüreğimizi, ışık tutmuşuz nicelerinin karanlığına Bazı bilinmişiz, bazı yükümüze yük konmuş, eyvallah demişiz Silmişiz garibin göz yaşını, yolsuza yol olmuşuz Sindirmişiz acıları yüreğimizin tenhalarında Ve değer vermemişiz alkışlara Mutluluğu mutlu etmekte bulmuş, adanmışız, İsmailcesine batın’a Söndürmüşüz göğsümüzde korları Katarlamışız en zorları Her gece tenhalarda kıyametimiz kopmuş Ateş yutup, buz uflemişiz zâhir’e En değerlimize açmamışız, ifşa etmemişiz sırları Kapatmak yerine, dayamışız ardına kadar bütün kapıları Bizde gitmeler hep çetin olmuş, geçmelerse kolay Bir çırpıda geçmişiz serimizden, yeterki geçilmesin demişiz, uhuvvet’ten iyilikten Gücümüz yetmemiş bazen, kesememişiz ayrılıkların şah damarını Tek olana sığınmış, giyinmişiz dualı hırkayı Cephede silah kuşanmış, ölümlerin kıyılarından dönmüşüz kaç kere Geç öğrenmişiz, eylülün kış kadar soğuk, Güneş’in bu denli vicdansiz olduğunu Darbe üstüne darbe yemişiz Hep düştüğümüz yerden kalkmasını bilmişiz Hangi musalla korkutmuş bizi ve hangi ölüm geç Kaçınılmazsa çıkılacak yol, hazır ol, kendine bir yön seç Avuçlarımızda tuz etmişiz cam kırıklarını Aldırmamışız paramparça hallere Ve gün gelmiş, yaramıza tuz basıp Tazelenmişiz bir besmeleyle Güç sahibinden aman dilemişiz, o bize yeter demişiz Uyandırılmışız gaflet döşeğinden nasiple Gönüllü olmuşuz, Boyun eğmişiz sonsuzluğun efendisine Ve teslim olup, yudumlamışız ecel şerbetini, vuslata varılan yol diye |