AH ÇOCUKLUĞUM (455.)
Nasılda geçti o güzelim yıllarım
Hiç anlamış değilim Daha dün sokaklarda Oynadığım günler geliyor aklıma Gün batıp karanlık çökene dek Saklambaç oynar saklanırdık Kimimiz ulu bir çınarın Kimimiz bir duvar arkasına Sabah giydiğimiz elbiselerin rengi değişirdi Beş taş oynarken otururduk çeşmenin taşlarına Annem kızardı elbette İnadına çok titiz bir kadındı Bu yapılırmıydı ona Çocukluk işte düşünemezdik Sar sarı ortası delik yirmi beş kuruşlar vardı o zamanlarda Babam işe giderken her sabah Yirmi beş kuruşlarımızı konsolun üzerine koyardı Büyük paraydı o zamanlar Delikli para Neler ’ mi alırdık 25 kuruşa Neler almazdık’ki Top top renkli şekerler vardı Kağıttan külahlara koyarlardı Sarı leblebi tozu ara sıra boğazıma kaçardı Öksüre öksüre bir hal olurdum Ne can derdiyse Çocukluk işte Macuncu amcamız vardı Mahalleye gelince bütün çocuklar Etrafını sarardı Adam değişik sesle bağırırdı Ne dediği anlaşılmazdı Dikkat çekmek için bağırıyordu Omuzunda üç ayaklı uzun bir sehpası vardı Başının üzerinde sini gibi bir tepsi Onu sehpanın üzerine koyar kapağını açınca Aman Allah ım Gökkuşağı renkleri gibi rengarenk macunlar Hangisinden alacağımızı şaşırırdık Verin bana ben o günlerimi istiyorum Delicesine sokaklarda oynamak Özgürce koşmak istiyorum Varsın kirlensin ellerim yüzüm Kirlensin elbiselerim Ayakkabılarım Ne önemi var nasıl da mutluydum Değmezdi hüzün Verin bana ben o günlerimi istiyorum Fatma Ayten Özgün |