Hatıra
açılır tokmaklı koca menteşeli tahta kapı biraz gıcırtıyla.
bir bahçe ömründe göremezsin öylesine büyük durmakta. karşında tuğladan koca ahır dışı seni, içi beni yakmakta. yanında bir kuş kümesi, kümes değil saray sanki bakımlı da. güvercinler renk renk, rengarenk, cins cins bilmem ne kadar. bir adam karşısında ıslık çalmakta, bıyıklı, zayıfça adı baba. elinde bir değnek değneğin ucunda siyah poşet sallamakta. gökyüzünde kuşlar döne döne bir o yana bir bu yana uçmakta. sola döndüm, küçük bir bahçe ve bir dut ağacı dutlarını dökmekte. ve işte o ev, kerpiçten yapılmış kocaman gölgesiyle tam karşımda. merdivenler bir iki üç bilemedin dört basamaklı işte girdim hayat’a. bir divan konulmuş, çiçek desenli bir örtüde bahçeye bakmakta. bahçeye seyretmek buradan ne kadar da keyifli geldi bana. hayat’taki boydan boya tahta çitlere unutmayalım lütfen bu arada. bir oda küçük, küçücük bir oda sağ köşesinde bir kuzune soba. bir yatak mı o göremedim, yer minderi tam da pencerenin altında. geçelim burası mutfak sağında eski kara bir ocak, maşa yanında. girişte buzdolabı bilindik bir marka a ile başlıyor, k var sonunda. bir yemek masası tahtadan suntası kavlamış, amcamdan bize kalmış. karşımda tüplü bir ocak, yemek konmuş kısık ateş altında. çıktım bu kez büyük, ama çok büyük oda var karşımda, bir sır bu oda, ne bileyim artık bir son görünen uzakta belki de bu son bir başlangıca gebe olduğundan mıdır bu odayı dokunamadım, bakamadım, soluyamadım, |
Şiire verdiğiniz emeğinize sayğı duyuyorum ve çok beğeniyorum...
Şiir ruhun gıdası…
.................................................... Saygı ve selamlar..