Adına ne denirdi
ne denirdi adına bilmiyorum
ama gözlerimdeki karanlığa daldığım zaman en iyi anladığım an o andı. kimileri adına sancı diyor kimileri ağrı kimisi de umursamazcasına gülüp geçiyordu vaktin gelip geçtiği gibi aynı düşündüm evet düşündüm bir kez daha ama yine bulamadım çaresizliğim mi acizliğim mi yalnızlığım mı bilmiyorum ama işte tam şuramdaki sancı hiç geçmiyor hiç birşey vermemek için hiç birşey almıyordu ki ne verebilirdim ne alabilirdi vefasız bir yâr gibiydi sağıma baktım soluma baktım ben ağlarken herkes gülüyordu etrafımdaki çiçekler sanki sokaklarda koşup eğlenen çocuklar gibiydiler onlarda gülüyordu dalında yeni yeşeren bir bitki gördüm güneş hemen kurutmuştu yere düştü rüzgar aldı götürdü cansuyu misali bir damla suyun içine kadar sürükledi dallarından insanın gözyaşları gibi dökülüyordu yaprakları güneşle birlikte yağan yağmur gömdü toprağa karabulutlar dağıldı güneş ile bir başına kaldı Leyla ve Mecnun misali güneş candı ona ama bir yandan da azrail yeni filizlenen yaprakları güneşin o merhametsiz yüzünü gördü ve serpildi iyiden iyiye ve güneş yine yaptı yapacağını dalından yere düşürdü acımazdı acıyamazdı düşündüm ve yine bulamadım bir bilen olursa bana da söyleyebilir mi gözlerimdeki karanlığın misafirini Halakaçayır... |