KISSADAN HİSSEKilitlenmiş kalmışım, hayali bir servete, Tam on yedi saatte varıyorum gurbete; Sabahleyin kardeşim beni erken kaldırdı, Daha yola çıkmadan özlemlerim çıldırdı, Yaya gittim kaç kere, İshaklı’nın yolunu, Kadir Mevla’m affeyle, bu gariban kulunu, Sıla aşkı sineme her gün batıp, duruyor, Felek bana küs olmuş kaşın çatıp duruyor. İlkokulda öğretmen sopa ile döverdi, Havalıydı üstelik hep kendini överdi, Süt tozunun yarısı müdür beye giderdi, Müfettişe diz çöker çok teşekkür ederdi. Öğretmenin birisi, Soğancı’ymış galiba, Trabzonlu derlerdi, doğru muydu acaba; Kışın rüzgâr sabunsuz, susuz tıraş ederdi, Yırtık kara lastikle kim okula giderdi? Üçe keser kalemi, tek silgiyle okurduk, Evle okul arası sanki mekik dokurduk. Dilimizle tahtayı sildirirdi öğretmen, Silmeyene haddini bildirirdi öğretmen. Eti senin derlerdi, öğretmene, okula, Halıyı hiç bilmezdim itibar vardı çula, Her yağmurda damımız şarıl şarıl akardı, Yakardık yaş odunu ne hoş duman çıkardı. Mezarlıkta top oynar, süper goller atardık, Öyle kir pas içinde kıvrılırdık, yatardık, Bir lahana çorbası, bir de mısır ekmeği, Akşam sabah demeden şişirirdik mideyi. O günleri unuttuş, hatırlamaz sanmayın, Şimdi her şey uyduruk aldanmayın, kanmayın, Galiba çok usluyduk, haddimizi aşmazdık, Sevgi, saygı esastı, köpürmezdik taşmazdık, Gençler bizim canımız, geleceğin mimarı, Çiçek, çiçek gezmese, nasıl bal yapar arı, Sorumluluk almadan, sorumluluk verilmez, Tuğlalar çok olsa da harç olmadan örülmez. Ben kısaca sizlere hatırlattım geçmişi, Yapacağı tüm işi, kendi bilir her kişi, İsterseniz okuyup bir kıssa alırsınız, İsterseniz okumaz hep aynı kalırsınız. |
Yüreğine emeğine sağlık
_______________________________Selamlar