Büyür Zakkum Ağacı
Gün üşür biz üşürüz Ankara’ya kar düşer
İçimizdeki sızı sözcüklere yük olur Sükûtumuz kopkoyu ve başa efkâr düşer Kar renginin büyüsü hüznümüzde kaybolur Gam yumağı sarılır büyür zakkum ağacı Titreyen ellerimiz vefasızlık yorgunu Bestekâr tele vurur bestelenir de acı Hiçbir merhem saramaz yediğimiz vurgunu Sahi vefa nerede bir semt mi İstanbul’da Yarım kalan öyküler tamam olursa bir gün Kaç milyar baş var ise o kadar dert pay kulda Ukbada sona erer yaşadığımız sürgün Cennet mi cehennem mi merhaba der ki bize Taif’te taşlanan yâr yâdımıza düşmeli Firavun yem olurken sıcak Kızıldeniz’e Musa’nın iklimine melekler üşüşmeli Gam değil ölmek kula kalanlar ağlar daim Musallada toplanır bilen bilmeyen saf saf Ölüm Hak’tan mukadder ölüm çelikten kaim İnsana en yakışan vefa ıtırlı insaf Büyür zakkum ağacı vefasız iklimlerde Merhaba sıcaklığı buz tutar yavaş yavaş Bilmem ki bunda vebal kimde yahut kimlerde Merhamet katılaşır itibar görür savaş Ankara, 16Ocak2019 İbrahim Kilik |
Güzel bir hece şiiri okuduk.