Düşünürsen ince ince Sürü deyip geçme Önemsemek gerek bence!
Birlik, dayanışma demek Daha büyük enerji Daha güçlü savunma Ölümü en aza indirgemek; Budur işte sinerji!
Doğayı iyi gözlemle, Gerçeği ayırt eden Bencilliği bırakıyor!..
Aynı türden canlılar Birlikte yuva yapar Yerinde yurdunda Sürüyle yuvadan çıkar "Sürüden ayrılanı kurt kapar!"
Onun için kadın erkek El ele, omuz omuza halay Güvercinler alay alay...
Şaban AKTAŞ 20.12.2018 - 23.29
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
20-21 ARALIK
Bu gece en uzun gece Bilmem sensiz nasıl geçer Seni seven gecelerce Gözlerinden yıldız seçer
Sen gideli kaç yıl oldu Koca bir milenyum doldu Yüzün aşka giden yoldu Gecelerden aykız geçer
Ay hilâlinde Venüs’tün Sütbeyaz mermerden büstün Sen en güzeldin en üstün Çoban Paris seni seçer!
Aşık Aktaş’a sor hele Ne diyecek gonca güle Dönmez isen güle güle Yudum yudum hasret içer
Şaban AKTAŞ 20.12.2018
Şaban Aktaş 4 saat · MADDE VE HADDE
Ne cennetine gireyim Ne cehenneminde yanayım, Ruhani boyutun sonu yok Maddenin gizemi çok Ben maddeden yanayım (?)
Ruhaniyet temsilcilerinde Her türlü hile hurda, yalan dolan Sapıklık var, gizli saklı var İlim değil bu vahşet; engizisyon Öldürmek bile marifet(!)
Madde cansız değil ki Onun da ruhu var, aklı var Ruh enerjiyse, enerji madde Ön yüzü ışık, arkası karanlık Aksini savunmak ne hadde?!
Şaban AKTAŞ 21.12.2018 - 19.27
Dinlenmek isterim daha bir süre Çalış çalış hayat nereye kadar Dönedursun güneş ay ve yerküre Gündüz çalışan, geceleyin yatar
Şaban AKTAŞ 20.12.2018
Bitmedi
Şaban Aktaş 8 saat · YOKSAN NOKSAN
Düşündüm bugün de biraz Enine boyuna Gide gide yarıyı aşmış Yaklaşmışım ömrün sonuna...
Ne kalmış şunun şurasında Altmış Beş olmuşum Derken Yetmiş, Hadi bilemedin Seksen En fazla Doksan Dönüp ardına Geçen yıllara baksan Seksek taşları, salıncaklar Tahterevalli, Oradan oraya Gece gündüz Hep bir koşuşturmaca Hoplayıp zıplaman, İp atlaman Siyah önlük, beyaz yaka Öğretmen, öğrenci, Tebeşir, silgi ve karatahta Hayat mektebinde Var mı elinde bir diploman?!
Söyle sevgili söyle Ne yapıp ne etsen Sürüp eksen toprağı Taş söküp çivi çaksan Bir şeyler var yarım Bozulmuş düzenim Kaçmış ayarım!..
Hep bir şeyler noksan Yaptığım, yapacaklarım Kime, neye yarar Sen yanımda yoksan?
Bitmez derdim kederim Çıplak geldim dünyaya Ağlaya ağlaya açtım gözümü Nasıl geldiysem öylece Gözü açık giderim...
Şaban AKTAŞ 20.12.2018 - 15.29
YERLİ MALI
Manavgat’tan tahın Akseki’den üzüm pekmezi, Çörekotlu tulum peyniri Yeşil zeytin çıtlatma Toroslardan yörüklerin işi İnek sütünden tereyağı Çay Karadeniz’den Rize Filiz Çayı; yetmez mi? Oturup sabahleyin Kendi sofrasında Yüzde yüz doğal yerli ürün Ağız tadıyla Bir kahvaltı etmez mi; Bu işte her şeye bedel Kendi toprağımın bereketi!
Gel de anlat tepedekilere Oyu sandığa elimizle atıp Verdik ellerine anahtarı, Kazıyorlar zeytinlikleri(?) Kilit vurdular kilere!
Yasakladılar Yerli tohum ile üretimini; Ekene ceza Ekmeyene para üstelik, O yüzden millet kanser GDO’lu ürün yediriyorlar, Genetiği bozulmamış Ne yerli buğday var ne darı; Bu gidişle yakında Yerimizde yeller eser; Elden almak Daha mı akıllıca bir iş Kimin var bunda kârı; Dışa bağımlılık, sömürü Soygun değil ise Nedir bunun adı; .allah. ..kerim ... .. iktidarı!..
Şaban AKTAŞ 21.12.2018 - 22.42
TAŞLAMA
"Adam sandım eşeği Kaba yazdım döşeği" Adam oldun mu sandın Döndün diye köşeyi?!
Uç bakalım haydi uç Sende değil bende suç Denedim bir, iki, üç Kırdım attım şişeyi!
Alnım ak başım diktir Neden kaşın eğiktir Yıkıl karşımdan sittir Söyletme kötü şeyi?!
Irak ol benden ırak Anmam dost diye bırak Kel başa şimşir tarak Kestin attın meşeyi!...
Şaban Aktaş 19.12.2018. - 19.30
Şaban Aktaş 19 Aralık, 16:10 · BİR GARİP
"Sen ve ben, ikimiz, aşkın kılcal damarlarına kadar ineriz, Bu adam şiir yazmıyor, şiiri yaşıyor bu adam’ * Demişti bir dost Benim için bir zaman, Doğru mudur bu söz Değil midir acaba Siz karar verin dostlar, O zamandan beri Ne haller geçti başımdan Eski yaşadıklarımdan daha da yaman, Aşk olmasa dünyada Başka hiçbir işe yaramam!
Şaban Aktaş 19.12.2018 - 15.53
(*) Abdülkadir Budak - 1996
ŞİİRLİ/YORUM
Üşümüş kuşların ısınsın teni Al eline ısıt ver ona yemi Sobanın başında muhabet demi Sen kışı bilirsin kuş seni bilir
Kara bağrım kütü kütü kütüler O yâr dilden beni ele kötüler İkide bir gelir beyin ütüler Sen taşı bilirsin, yaş seni bilir
Hasret basar geceuyku tünek yok Varıp gidecek yâr bir sığınak yok Gözlerinde yunak çok, sağanak çok Yağmur yaş bilirsin, kış seni bulur
Şaban Aktaş 19.12.2018
Fotoğraf: Levent Aktaş
KIRMIZI MAVİ
Atmadan çalımı eğdin dalımı Benim her acıyı teninde çeken Sor gül dikeni güle sevdalı mı Batıyor hasretin delip de geçen
Ey "kırmızımavi hadi be gari" Var gitme topyekün bu elden ayrı Çekeceksen asıl sen de vur bari Değil miydin ağı delip de geçen?!
Niye başımda bu hayırsız işler Sevdayla ayrılık çok derin işler Elveda demeden çekip gidişler Gül hasretin bağrım delip de geçen
Şaban AKTAŞ 19.12.2018 - 12.42
Şaban Aktaş 19 Aralık, 06:53 · SEVDİCEĞİM
Dağlarım var benim karakışında Dağ gibi efkârım karlı başında Derdimin dermanı gözle kaşında Beni göz içinde tut sevdiceğim
Kar ile buzumu eriten sensin Gül yüzünde güzü yürüten sensin Dal ile yaprağı çürüten sensin Eğme başını dik tut sevdiceğim
Tatlı dil güleryüz özünde senin Ruhun her gıdası gözünde senin Hilâl kaşın gözün özgün desenin Beni dizinde uyut sevdiceğim
Alışmışım sana aşksız yapamam Senden başkasına asla tapamam Aşkı Hak’tan bildim yoldan sapamam Kendini Hak’la bir tut sevdiceğim
"Enel Hak" ne idi ne fenafillâh O en parlak nuru gördüm ben billâh Yalvarıp yakardım söndüm eyvallah Gün yüzünden ay/na tut sevdiceğim
Şaban AKTAŞ 19.12.2018 - 06.51
Şaban Aktaş 19 Aralık, 00:32 · D/ARDA KALANLAR
Sana inanıp da ardına düşen Daha yol bitmeden yarıda kalır Aşkı dolu dolu içmek var iken Senden içen ancak bir bardak alır
Sanırsın ki mal mülk para şahane Aldanma bencile hepsi bahane Örnek gözönünde işte daha ne Sevenin ölüsü bir barda kalır
O tamahķâr kullar hep kaba saba Ne celebe benzer ne de kasaba İnsanca yüreği koymaz hesaba İyilik ve erdem kibarda kalır
Güvenmem hiç para ile puluna Yazık eder candan seven kuluna Seni üç gün takıp geçer koluna Ardına düşenler hep d/arda kalır
Şaban AKTAŞ 19.12.2018 - 00.31
Şaban Aktaş 18 Aralık, 22:11 · Ne zaman işime kendimi versem Çıkıp evden gezip dolaşmam gerek Bir ikinci işim yazıp çizmekse Sessizlik içinde çalışmam gerek
Biri iç biri dış iki iş birden Vazgeçtim o iş iiiii/çindeki kirden Sevda ile coşkun akan nehirden Akıp deryalara ulaşmam gerek
Biri dıştan ise birisi içten Gâhi keder gahi neşe sevinçten Ne anlasın el bu "Hâl ve Gidiş"ten Gülüm ile hemen buluşmam gerek
Gönül bülbül oldu gül görmek ister Bağından bir beyazgül dermek ister Sevgi denilen şey çok emek ister Aşkın ateşini bölüşmem gerek
Daha yana yana pişmedin mi sen Oturup yanyana içmedin mi sen Bırakıp gidince geçmedin neden Yanıp daha kireç oluşmam gerek
Zor iş; yokluğuna alışmam gerek
Aktaş kala kala kaldın tek başa Aşk ise yürekten ne desek boşa Kabir taşı olup dikilsem başa Mahşerde seninle buluşmam gerek
Şaban AKTAŞ 18.12.2018 - 22.11
Şaban Aktaş 18 Aralık, 20:22 ·
GÜLÜMSEYEN ESİNTİLER :)
ŞEKERİM
Ölçüyü kaçırma Kiloyu taşırma Kaymaklı bal kabağı Yükselirse şekerin Sakın ola şaşırma! :)
18.12.2018 - 20.21
Şaban Aktaş 18 Aralık, 19:36 · MARUL YAPRAĞI
Salata taze taze yenir Örselenmemiş yaprakların Taze iken lezzeti Bir başka güzeldir Biricik annem Akşam akşam rahmetinle Düştün yine dilime; Atmaya kıyamazdın yaprağı...
Kartlaşan marulların Acı suyunu sıkardın Tuzla ovardın Tatlanırdı her şey Senin usta ellerinde...
Kör olası yoksulluk Neler çektirdi bize Hakkın asla ödenmez Ne pişirdiysen yenir O kart, şu taze Bu bayat denmez, Neye değdiyse elin Tadından yenmezdi...
Şimdi ne var evimizde Ne zenginiz ne fakir Her şey elektrikli Kış günü şofbende su Fokur fokur kaynar kazan Halimize şükür Seni bilen dayanamaz Ruhuna bir dua okur..
Şaban AKTAŞ 18.12.2018 - 19.35
KARACAOĞLAN
Temeli derin acı, karısı ihanet edince sazını omuzlayıp düşmüş yollara.
Senelerce evvel Berfin Bahar( İsmet Arslan) dergisinde okuduğum bir yazıya göre bir gece düğüne gitmiş Karacaoğlan ve geç vakta kadar çalıp söylemiş. Hanımı artık bu gelmeyecek anlaşılan demiş..
Çok geç sabaha karşı evine bir gelmiş ki ne görsün. Kendi evinin önünde yaz gecesi karısının koynunda onun eski sevgilisi sarılmışlar derin uykudalar. Hiçbir şey demeden, onları o halde uyandırmadan gitmiş... Gidiş o gidiş.
Derler ki her gittiği ilde bir güzel sevmiş, bence olmaz bu, o âşık ise bir kişiye derinden kaptırmıştır gönlünü. Hangi güzele ve hangi güzelliğe baksa onu görmüştür onda. Çirkin(lik)lere karşı da kendi güzelliğini o aşkın aynasında yansıtmıştır yüreğinden sazında sesinden telinden dilinden yelinden ilinden...
Nereye gitse dar gelmiş Hep aklına o yâr gelmiş Ölüm haydi ne ise ne Ayrılık ondan zor gelmiş
Bu derdi bir çeken bilir Sırrını dil döken bilir Ellerin bilmediğini Yüreğini yakan bilir
Hiç ummazmış beklememiş Sırtından bir hançer yemiş Alıp sazı düşmüş yola Sırrın ellere dememiş
O yok iken olmuş olan Ağyarını bulmuş bulan Meğer senin buymuş çilen Gez dolaş dünyayı yalan!
Ya işte bu Karac’oğlan Gayri neye yarar kalan İlden ilde dilden dile Hoş bir seda ardı yalan
Yiyemedim fazla geldi Giyemedim yaz da geldi Güzünde güzel sevmedim Kış geldi ayaz da geldi
Bu mani değil manidar Çok bol değil mi hani dar Bu da olur mu nazlı yâr Ördek gitti kaz da geldi
Mani türkü düşmez telden Kaz uçar yaz uçmaz dilden Sevip kokladığım gülden Eda, işve, naz da geldi
Âşık Aktaş düştün dile Vaz mı geçtin bile bile Dokun hele şimdi tele Üç telli bir saz da geldi
Şaban AKTAŞ 18.12.2018
KAHVALTIDA
"Aşkım afiyet olsun!" dedin ya bana; Ne tatlı geldi dilin, Gel öpeyim seni bir!
En güzel aşkı bu çağın Benim oldu dünyalar Bal kaymaktan Daha tatlı dudağın...
Aman değmesin nazar Kimi kıskanır kimi kızar Fakat senin kocan şair Yazar ise içten yazar!..
Şaban AKTAŞ 18.12.2018 - 13.59
EŞYA BOLLUĞU
O kadar çok mu çok giysi Var ki artık evimde Hangisi geçerse elime Onu geçiriyorum bedenime!
Her şeye yeni bir düzen Vermek ister iken ben Hâlâ bir çeki düzen Veremedim gitti kendime!
Siz de söyleyin dostlar Bencileyin dağınık adamı Var mı adam edecek Başkaca yeni kelime?!
Kelim yok ki kelime olsun Olursa elime olsun(?) Söz yerini bulsun da Yeterki dilime olsun!
Akşam yatar yatmaz Ne yanıp ne donayım Sabah kalkar kalkmaz Elime ayna; adam olayım!
Şaban AKTAŞ 18.12.2018 - 13.14
04.58
Saat 04.58, gecenin dibi Sessiz ve derin Ne bir horoz sesi Ne de şerefesi minarenin Çıt çıkmıyor...
Kulak verince Sessizlik ürkütücü Karanlık Korkunç bir canavar İnsanı yutacakmış gibi...
Birden yataktakiler geldi aklıma Koskoca kenttekiler tümüyle Uykuya değil de Çok derin bir kuyuya gömülmüşler Hiç uyanmayacaklar gibi bir his Koyu karanlık zifir zindan Sis çöktü içime ve biz bu karanlıkta hepimiz Seçime gidiyoruz seçime!..
Bir de bu saatte Akdeniz Fırtına sonrası sessiz dingin, Kimi kayalara bindirmiş Kimi koylarda yan yatmış, Kimi derin sulara batmadan Kıyılara vurmuş geceleyin Paramparça darmadağın..
Limanlara demir atmış gemiler Sallananan direkleriyle Bir sağa bir sola bir ileri bir geri Zorlayıp halatlarını Kırmak istercesine zincirleri Martılar gibi uçmak isteyip Açamayan kırık kanatlarını, Ve sallanan direkler Kılıçları gibi cengaverlerin, Limanlarda o eski ıssız Yanyana gacur gucur mavnalar Prangalanmış köleler gibi Esaret ve işkenceyle Sularda sefere çıkmayı bekler...
Bu karanlığı ancak güneş yarar doğmasa güneş senin benim aydınlığım kime, neye yarar?!
Şaban AKTAŞ 18.12.2018
MARMARA SULARI
uzunca bir süre kanat açtık bir martı gibi süzülüp döndük dolaştık üstünde marmara’nın gün ışığı gümüş bir tepsi
her koltuğun altında takılı can simitleri, es kaza düşse uçak suya düşeceğiz bitireceğiz bir bir can çıkarken ümitleri..
yetmez mi besin balıklarını yediğimiz sular; biz de yem oluruz canı çeken gelsin yesin en dipte en derin uykular...
Şaban AKTAŞ 10.08.2018
Şaban Aktaş bir gönderi paylaştı. 17 Aralık, 21:30 · Bu sel daha hiçbir şey; bunu beşe katlayan yağışlar olacak...
BOĞA ÇAYI’NIN İNTİKAMI!
Söyleyecek laf çok , anlayan olmadığı gibi ceremeye verecek para da yok; olacağını bunların bir bir yazdım çizdim söyledim bir tek öleceğim günü bilmiyorum, onu da bilsem mezarımı yaptırıp bir gün önce gireceğim!!!
Gel vazgeç bu çocukça sevdadan lütfe söyle annene koysun suyla dolu bir leğen evde önüne her renkten elişi grapon kâğıtları alsın sana Renk renk desen desen istediğin rengi beğen kâğıttan kayıklar yap, gemiler yap, süsle püsle sen kaptan ol ben çırak eğlenebildiğin kadar eğlen lâkin doğayı da boğayı da ne olur kendi haline bırak!
Söyledim aylar yıllar öncesi fakat dinlemedin işine öyle geldi senin bir daha söylüyorum bak hevesin kursağında kalır yediği darbe ile doğa kükremiş seliyle yedi yerinden zıpkın yemiş azgın boğa kesilir matadordan intikamını alır!
Söyle şimdi hangi ak’la yatarsın fırsatını kollayıp punduna getirince doğa öyle bir darbe vururki sana havalanır göğe kalkar düşene kadar havada yedi takla atarsın serilir yere bir daha kalkamaz sırtüstü yatarsın!!!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SÜRÜ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SÜRÜ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.