BİR ZAMANLAR
“Evlat, gördüğün ova üstü açık bir saray
Kıymetini bil!..” derken uzaklara dalardı İster bir ahar olsun ister çağıldayan çay Babam ıslık çalarak kısrağını sulardı. Küçüktüm o zamanlar, elimde kuru değnek Hayatta hayal gütmek, anlamazdım ne demek “Ancak emekle mümkün helalinden bir yemek!” Diye işe koşarken gün günü kovalardı. Kara topraktı bize en vefalı sevgili Kulakların ardında sümbülü, karanfili Tepemize dikilmiş güneşin kızgın dili Terden çamura dönmüş yüzümüzü yalardı. “Dünyanın düzenini kurdu kuşu söylesin Yaradan tembellere, aylaklara neylesin Çalış, kuru ekmeği, suyu nasip eylesin.” Bu minvalde tabiat kendini paralardı. Kadınlar çocuğunu sarınırdı sırtına İşe engel değildi ne yağmur ne fırtına Yediden yetmişine çetin yaşam şartına Pes etmeden duayla eker, diker, yolardı. Tarlalarda, harmanda öküzünü yedenler Fakirhanelerinde gönlü mamur edenler İhsandan geçilmezdi gördüğün şu gidenler Yüreğimiz yaşama sevinciyle dolardı. Anam koca sürüyü tengerekte eğirir Nasırlı elleriyle umutları yoğurur Yastıgeçte açtığı yufka sacı doyurur Biberli tuz dürünür tuluğunu bulardı. O vakitler halının, kilimin bir dili var Herkese ulu orta her şeyi söylemek ar Dokuduğu motifi okuyanlar bahtiyar Kızlar aşkı yazmaya, mendile oyalardı. Arılardan örnekli bal damlayan dillere Geçim yoklukta bile ibret olur güllere Bir tebessüm yeterdi gönülden gönüllere Güneş günü huzurla ambarına ulardı. İnsan göçer, insanlık ardında baki kalan Dağca omuz omuza gökyüzüne açılan Bu ova istisnasız kapısını her çalan Tanrı misafirini yürekten ululardı. Kapılırdık ninemle masalların yeline Az ama uz giderdik evvelin evveline Dedem aşkla vurunca bağlamanın teline Dağlara efkâr çöker sevdalara salardı. Sürüsüne bereket leyleğin, kırlangıcın Ebesi hayat olan zamanla saklambacın İlkbaharda çiçekle gülümseyen ağacın Dalındaki yapraklar sonbaharla solardı. Kalbimizce temizdi hava, toprak, akarsu Meyletmezdik eğriye varken işin doğrusu Zaman ki altımızda atların en dorusu Her gün geçen babamın sözünü doğrulardı. 05.04.2018 Salih Erdem ........................................................................... Ahar: Hayvanların su içtiği taş veya ağaç yalak, çeşme yalağı. Yastıgeç: Üstünde hamur açılan, yemek yenilen tahta Tengerek: Yün eğirmeye yarayan tahta araç, iğ. Giden: Çevre, etraf, taraf: (Şu gidenlere kurt inmiş.) Tuluk 1.Süt, kesik, yoğurt, pekmez, peynir, yağ vb. şeyler koymaya yarayan ya da yayık olarak kullanılan deri, tulum. |
İlhamınız coşkulu, gönlünüz heyecanlı ve kaleminiz kavi olsun...
Şiir sevdik, şiir yazdık, şiir okuduk...
...................................... Saygı ve selamla..