Kendim
Bir tutam yol kaldı.
Yolun başı da bir tutamdı. Bir sıkımlık canım kaldı. Doğduğumda da canım bir sıkımlıktı. Şimdi her yolun sonu başa çıkıyor. Her yokuş aşağı yürüdüğümde, bir yokuş daha çıkıyor karşıma. Her başlangıcın sonu , başlangıç. Hiç bir yol sonuç vermiyor. Hiçbir yolun sonu gelmiyor. Kendimi öldürüyorum kimse bilmezken. Kendimin tutuyorum yakasından, Kendimi silkeliyorum, Kendimi itiyorum, cimcikliyorum. Paramparça olmuş her yanım. Kendimi yitiriyorum, kendimi buluyorum. Yine çıkmaz sokaklarda kaldı benliğim. Kendimi atıyorum ortaya. Kendimi bulmak adına uğraşlar arıyorum. Kendimi bilmek adına ne yapıyorum? Boğazım düğüm düğüm. Kendimi anıyorum. Defalarca ölmüş ruhum. Bağırıyorum, çağırıyorum... Artık iyileşemeyecek kadar güçsüzüm... Çabalarım sonuç vermemekten yılmışlar. Çabalarım; mutsuz, umutsuz. Umutlarım; unutkan. Yine en çok kendine unutkan, Yine en çok kendini öldürür umutlarım. Bir parça umuduma bin sevgi ekerdim önceden. Bir umut beni bin kere ayakta tutardı. Şimdi umutlarımın bacaklarını kesmişler, Elleri bağlı, bir gözü kör, Bana bakıyor umutlarım. Umutlarım, geceden nankör. Bilmez ki ayakları var, uyuşmuş... Kalksa ayağa umutlarım, Dikilse yine ömrümün karşısında. Bilse ki umutlarım bir gözünü bantlamış dünya. Şimdi bıraksa yakasını dünya , umutlarımın... Bir gözü kör değil aslında onun. Bilse ki ellerini bağlayan kendisi, Unutmuş ellerini kullanmasını... Şimdi kalksa ayağa umutlarım. Her tükenişe meydan okusa. Her bitişe meydan okusa, Ve her başlangıca meydan okusa umutlarım. Şimdi tutsa elimden umutlarım, Okşasa yanağımı, Şimdi sevse beni yeniden umutlarım, Kendimi kendine getirse... |