ANACIĞIMIN ARDINDAN AĞIT(LAR)
“Acı acıyı eskitiyor
Ölümler ölümü Omuzlarımızda gökyüzü Ne canlar veriyoruz toprağa” (Mehmet Başaran) ---------------------- 1. çatırtısını duydum ana gökyüzünün ulu çatırtısını tabutuna can havliyle kapandığımda babam mayıs ayında bıraktı bizi senin bırakışın kasım ayında biriniz gül, biriniz kasımpatı şimdi ağladım da çatılarda kiremitler ağladı kırık-dökük biriktirdiğim anılar belleğimde dolandı en küçüğümüzü, zerrinimizi doğururken anacığım çığlıklarını dinlemiştim pencere altında nasıl unuturum bunları, hepsi aklımda içime döndüm ana çok kanattım içimi seni benden ayıran yazgıya yandım ezdim dilimi gün yüzü nedir, görmedin ana hep cefâ, hep kahır, hep fakirlik yazılıydı senin alnında bütün acılarınla sırtladık seni neşet ertaş kavminden birkaç insanla bir gözyaşı sağanağında verdik toprağa kardeşlerimi dayanaksız, beni hepten dermansız ağır ölüm felsefesiyle bırakıp gittin gittin ya ana hakikaten oldu bunlar kaç yarı-gece birbirimizin ağusuyla kıvrandık gene de yırtamadık şu karanlığı şimdi bana bıraktığın iki cânım mîrası sırtında hiç kurumayan teri seveyim ve Allah’a yakarırkenki sıcaklığını ana anam anacığım sılasına hasret giden gurbet kuşumsun cânım cânânım yumurcağım 2. tüm yıldızlar sönmüştü yeryüzü darmadağın kefenin çiçeklenmiş ah bu nasıl zamandı her taraf zifir-zindan taşından toprağına ölüm konuşuyordu yedi düvel adına kalbim tümden yırtıldı duysan dikerdin ana hayat beni dışladı göçtü(n) çok uzaklara |