kokusu güneşsadece onlar olsa çatıları mavi kiremitli kentte sarımtırak sonların bozkır tenli yolcuları lacivert derinlere taşırdı martılar su kaydıraklardan sahilimizin çakıl taşlarını deli çocuklar olurdu ötekiler yasaklı panoramanın illegal rengine sızarak mantık kubbenin en derin çatlağından saçakların çamurdan yerleşkelerine hapsederdi avuçlarımızın kovduğu kırlangıçlar evrenin ayrılıklar ezgileyen tüm peron ve limanlarını mazeretler sıralayarak çoğul labirentlere yüzünü kaybeden ebe yüreklerinizin saklısında o düş ülke ve arnavut kaldırımlı sokağı terkederken güneş kokulu sevgililer tanımlamamız ne kadar zor siyah saçların savrumuna doğarak nevruz ateşlerden göğün göğüslerine yükselen mayıs fısıltılarını . |