ÖĞRETMENLER GÜNÜ İÇİN (MİNİK DÜŞLERİN AYNASI)
Yandan ördüğü saçlarımı
Beyaz kurdele ile bağladı annem, Gülüşüyle demlediği bir eylül sabahında. Cebimde çiçekli bir mendil, Yüzümde güzden armağan taze bir ışık. Günlerden pazartesi olduğunu Çok sonra senden öğrenecektim. Senden öğrenecektim Minicik bedenimin içinde kaybolduğu Siyah önlüğüme itina ile dikilmiş düğmelerin altı tane olduğunu. Kapının eşiğini aşıp, Taşlı topraklı dar bir yola koyulup sana geldim. Mutluluğun doruğunda, Bayram yerine gider gibi, Ağzımda şeker tadı, Düşlerimin aynasının sen olacağından habersiz. Saçımın örgüsüne dokundun ilkin, Sorduğun adımın anlamını senden öğrendim, Baharda açtığını her dem… Avuç içinle severken yanaklarımı Sevginin şehla gözlerindeki nakşını okudum, Beni sevmiştin. Ağzımda bıraktığın çarpık bir tebessümle Elma kokan çantamdaki çizgili defterimi Masaya bıraktım düzenli düzensiz. Ne işe yarayacaktı ki bu sayfalar? Minik ellerimle hayata buradan dokunacağımı Nerden bilebilirdim? Karaladığım her çizgiye çok güzel derken, Türkü mü çığırıyordu sesin? Bana mı öyle geliyordu? Ve günler geçer. Rastgele ipe dizilmiş dağınık heceler; Artık anlamını bildiğim çok yüklemli tümceler olup Yüreğimin eşiklerine değer. Her harf notalara dönüşür sanki, Eşsiz bir ezgi oluverir sonra, Sağır sultanlar bile eşlik eder her notasına, Açıverir gül dikeninde koca bir deniz. Bedevi dudağından süzülen damlada gemilerin yol almasına ramak kala. Öğretmenim! Bir okumak, bir yazmak, Bir gülüşe hibe edilmiş bir ömre mi benzer? Sayende çiğ durmuyor artık dizelerim. Sorsam sana, Gizemi bozulur mu acaba Cılız parmaklarımın arasında Ucunu kemirip durduğum tahta kalemimden dökülen incilerin? Güneşi çizdiğin gözlerimle sana baktım. En çok yüzündeki bitmeyen tebessümü sevdim, Al satarım yağ satarım oynarken. Hepten yürek, katıksız sevmek dedikleri sen miydin? Otuz iki dişle güldüm anlattığın fıkralara Ve hiç ağlamadı çocuklar öğrettiğin şarkılarda. Şarkılar ki; Biraz hicaz, biraz kürdili, biraz suzinak. Sen biraz anne biraz baba ve çokça çocuktun öğretmenim. Bendin, bizdin… Bulutları öptük beraber çizdiğimiz resimlerde Yıldızlara asıldık… Sende tattım, gamzelerimde güller açan Sıcağı bir daha duyulmayacak ana öpücüğünü. Küçük sevinçlerle süsledin beni, Tok hayaller kurdum sayende Dik yokuşlardan çıkarken, Soluk soluğa kalışıma aldırış etmeden, Düşmelere yenilmeden, Ayaklarımda senin pabuçların, Hece tablosu asılı iplerim, Beyaz kurdeleli minik yüreklilerim… Nihayet sana benzedim öğretmenim, Teşekkür ederim! |