Sarıkamış Şehitlerini Anarken.
Tipinin hızına ayak uydurup,
Boranın içine dalmıştık oğul.. Karların üstüne konup oturup, Kardan adam gibi olmuştuk, oğul... Erzurum’da bölük bölük bakıldık, Köprüköy,Azap’da yıktık, yıkıldık Soğuk ateşlere yandık yakıldık, Ara-bir çaresiz kalmıştık, oğul... Sağdan soldan asker gayret gösterdi, Kim bahtını böyle bahtsız isterdi? Kader ağlarını tipide gerdi, Karakış’ta kına çalmıştık, oğul.... Yeniköy,Handere,Çambar Dağı’nda Çakırbaba-Bardız yolu sağında, Kimin ne var ise dağarcığında Parça parça azık bölmüştük, oğul... Allahekber sisli, soğuktu o gün, Benizler donuktu, soluktu o gün, Şehitlik çıkılan doruktu o gün, Son rekât namazı kılmıştık, oğul... Yürürken ayakta donanlar vardı, Çok gece, gündüzü sis, tipi sardı, Her taraf borandı, her taraf kardı, Çoğumuz donarak ölmüştük, oğul... Biz bize sarılıp öyle ısındık, Soğanlı, Çamurlu, Kumru’ya sındık, Yalvardık Allah’a, ona sığındık, Biz bizle cenneti bulmuştuk, oğul... Elbette paşalar memnun değildi, Şehitler orduda yekun değildi, Aslında gökyüzü yere eğildi, Yere göğe öyle dolmuştuk, oğul... 90 bin hikâye, 90 bin hayat, Tarihin talihi oldu kabahat, İzzet’li Enver’in suçu yok fakat Dört yandan ölmeye gelmiştik, oğul... Nihayet bahara çevirdik kışı, Biz olduk dağların solmaz nakışı, Bir yürek yaparak Sarıkamış’ı Bu vatan uğruna solmuştuk, oğul... Bugün o dağlarda çiçekler gâni, Şahitler diyor ki: vallah, billahi, Şehitler konuşur, dinler Senani, Ölüme her defa gülmüştük, oğul... Duyup işitenler hayret dediler, Bu nasıl cesaret,gayret dediler, Tarihe şan verdi,şeref verdiler, Ölmeyi bilmiştik, bilmiştik oğul… Gürsoy SOLMAZ 24.12.2004 |