ÖZGÜR
Ey deniz gözlü, gök bakışlı kardeşim,
Sesleniyorum sana, duymadın mı? Dört duvar arasına sıkışmış kardeşim, Yüreğim seninledir, hissetmedin mi? Ankara’nın içi kalleş dolmuş, Birkaçı güya senle kardeş olmuş. Onların yolunda gençliğin solmuş. O kalleşler senin hayatını yolmuş. Ey deniz gözlü, gök bakışlı kardeşim. Yanındaydım senin, görmedin mi? Bileği kuvvetli, gönlü güçlü kardeşim. Kalleşten kardeş olmaz, bilmedin mi? Gözünün önünde milleti zehirlediler. Vicdanına pranga vuralım dediler. İzin vermedin, yumruğunu yediler. Senin güçsüz düşmeni beklediler. Ey deniz gözlü, gök bakışlı kardeşim. Neyim var neyim yok, sermedim mi? Yusuf yüzlü, selvi boylu kardeşim. Sorunun oldu da yanında, bitmedim mi? Senelerimiz hasret türküleriyle geçti. Belki görüşlerimiz de değişti. Ama benim canım, seninkine eşti. Senin kara haberin, benim kalbim’ deşti. Ey deniz gözlü, gök bakışlı kardeşim. Senelerini harcadılar, kalleş oğlu kalleşler. Ey mapus görmüş, delikanlı kardeşim. Bunca yıllık kardeşliğimiz, şimdi bitti mi? And olsun, bende kardeşlik bitmez. Yaşanmış güzel günler, bir kalemde silinmez. Senin öcün almadan, bana dünya dönmez. Başını öne eğme sakın, dik dur kardeşim! |