Kalmamış
Gurbet elden çıkıp vardım Tekke’ye
Yürüdüğüm yolun tozu kalmamış Baktım şöyle Çirişliğin tepeye Yeşilinde yayılan kuzu kalmamış Açılmış yoncalar otlar diz boyu Dumanlı dagların değişmez huyu Köhneler de çıkan buz gibi suyu Eğilip içtiğim gözü kalmamış Sıcağın altında bağlanan bağlar Haniya öküzler nerde kağnılar Tütmüyor bacalar sönmüş ocaklar Odunu yakacak közü kalmamış Düvenler edilmez boştur harmanlar Paraylan alınır şimdi samanlar Kaynamaz bulgurlar yoktur zahralar Tarla da toplanan güzü kalmamış Her şeyin hazırı alınır oldu Tahtalı gençlere darılır oldu Özlemler dertlere karılır oldu Hasrete koyacak buzu kalmamış Mevsimler karıştı karlar yağmıyor Zemheri ayında çicek açıyor Yaşı gelen bekar durmaz kaçıyor Gönlünü verecek kızı kalmamış Kalucunan tırpan,tille ve urgan Müzelik oluyor dirgan ve saban Lastik topuguylan araba yapan Çocugun gidecek hızı kalmamış Yıkılmış yaylanın taştan evleri Efkardan gelmiyor türkü sesleri Mızrabı vurmuyor kopmuş telleri Aşıgın çalacak sazı kalmamış Eskiden giderdik yaylaya aşkla O günlerin tadı gitmiyor başka Akşama yanınca koksa da çıra Tısına koyacak gazı kalmamış Dereleri kesip göl yapıp çimen Ekmeğin içine şekeri döken Aha şimdi burda boynunu büken Aydının diyecek sözü kalmamış... ***Birfâni*** İlhan AYDIN |