Aşkı Elem
Eder mü her gam ile çü - sineye refik-i zevcâ ,
Akl-ü râm edüp kendi zâtına , akvâma karışmak imiş ne âlâ ? Öyle bir mevt payidâr olur mu bilmem ey hâncı , Bu öyle bir gam ki sinede eflâkın bulur yabancı. Niteküm çün - zâr eylemezse kalb-i muhitimdeki matem , Gam ile pervâzın eder zevc ilâ mutlak muhitindeki dem . Şehâbiyyetinden payidâr olmaz ise bunca evsân-ı reng-ü behârın , Secdeye ikâme eyleyen ruhum , ey ten de ten bulân nehârın . Mevc ile zabd eylemek kadar öyle muhitinde gezinir mutlâk , Râm ilâ muhkem , ruhumdaki muallâk . Rübde-i âlem ki ol şân-ı müeyyeddir nâm"ın , Ve sönmeyecektir ruhumdaki gam , kapanmayacaktır karakterime libâ olan kitâb’ım. Ve her şehâmette hatır ilâ peyda olacak bunca asâr , Ve ten ile tenrâk olan kalbimde dikili hisâr ! İşte mevkibe-i ervâh , işte o mukaddes maksud , Ve gönlümde nâ - çâr olan aşk ilâ peyda olan matlub . Bu her şevki şehâmetten bir vuslâtıdır evsân’ın İşte mevki mevki berzâh’ı bulan , ecel ilâ amâlarından beraat eyleyen nankör mü nankör insân’ın . Ey teb-râh olan ruhumun en maksude kasidesi , İşte bu peydâ olan cihân’ın en makbulâne sinesi . Ve vecde gelir onca tahayyül’ün ardındaki hakikatten bunlarca kadar insân , İşte tükürün çehresine , çünkü o kendi yaradılış turâbından hakkıyla kaçan . Çünkü tükürün çehresine , o zannında ki mert İşte ar bulmayan damarlardan akan kan , ne kadar da namert ! Her ne ki hülâsa gıybetten infiâl eden bir gürûh , İşte temennisi o dur insân’ın nefsine abd ve nefsine mâşuk mâleyane bir rûh . İşte hakkıyla anıyorum ey nefsindeki teberrû , İşte bir timsâlidir cihân’ın , nefsindeki o şeytâni arzû . Hâsılı şevk ilâ ma - berûh olan bunca kadar matlub , Ve kaim olur mu cihanda , ruhumdaki yegâne üslûb ? Artık Berzah karanlık , masiva karanlık ey hâncı , İnsanlar , bir belde içerisinde yaşayan 2 yabancı . Ten de murâd , ruhta murâd , can da murâd etmek var , Ölüm ile müebbi bir vuslat’a , hak deyup de geçmek vâr . Ve sonra sinesinde peymâne eder onca kadar şah - zârın , İşte gam eyleyen bir rûh , ebediyyete infirâk eder nâm’ın . İşte mahsulü döl , mehyâb-ı turâbıdır insan’ın , İşte ecel peydâ olunca , kahrolur ruhundaki endâm’ın . Sen bi - terâbında şâh olan muhayyâl kitâbe , Fetr-ü fevrâcında hû deyup , rücû eyleyen bir - dâne . İşte raksan olur o muhitte uçuşan kelebekler , İşte nâmında şâh-a kalkan en zelil mahşer . İşte bu ruhundaki kin , ruhundaki müellel şer , İşte sen acz tutan kul , sen muhayyâl bir limanda yaşayan beşer . İşte gönlünde rehâ , işte sinelerce fezâ var , İşte kendi kalbinden kendi kalbine inzâl olan alçakça bir şeref var . Çünkü peydâ edemez endâmın , artık sana hâcet yok , Refiki bulunmayan nefsine , nâ - dü - bedâ olacak tabib yok . Çehre-i gül - zârına nihavend etseler ne fayda , Hay dan gelen abd-ı fakirin nefsi şimdi ise huyda . Yok mudur artık bunca yarama bi - devâhi , Nur istedik , Rahmet istedik , nerede kaldı ey İlâhi ! Bu nasıl bir derd ilâ Mestan eylemek , bu nasıl bir çâre , İşte ruhumda kanayan yaram , işte ellerin ellerinde ağlayan çocuk , şimdi bi - çâre . Âh felek , bu ne tatlı bir edâ ki bal edüp koydun ağzıma , Zehür kılıp kadehten taktın acımı cânıma . Ebediyyedlerce anlatmak dahi , yetmez ki lisâna hafif , Ruhum öyle mahsun , öyle garib , ve öyle nahif . Gör emsâli , ruhum elemde , ruhum elemdâr , Bu alemde vâr olan bir zat var mı , olsun adı alemdâr . Hayr-ı heyâbından , deb deb edüp vurgun bulmuş , İnsaniyyet besleyüp güftâh’a , tahd ilâ mabâd olmuş . Artık bezirğânıdır insan , ruhundaki esaret , Ve vezirğânıdır canân , işte vâr olan ikâley-i fetret . İşte mâkus edilen cihâna , mahpus-û müjgan verâ , İşte abdiyyeti ilâ cihana padişâh olan ilâhi ferdâ . Artık sabûr ilâ tesbih-i aded eyleyüp ism-i zân olur , Zân eylemek ya suizân , ya da sulhil zân’ı bulur . Hüsnüzân ilâ ruhumdaki bu veraset ne kadar da peydâ , Suizân eder oysa onun kahpe nefsi , ne kadar da evlâ . Ve kelâm eder ruhum , evlâ leke fe evlâ Ve batsın vicdânındaki sürûh-un , fegad hasbiyel â’lâ . |