Pazar Kahvaltısının Göz Yaşı
Günlerden pazar,
Karşımda durmuş koyu kahverengi, İyesiz ve sessiz bir sandalye ile karşılıklı kahvaltı yapıyoruz. Aslında bir iye sahibi olamayan ben miyim yoksa o mu ?.Bilmiyorum. Biliyor musun,ben kimim? Onu da bilmiyorum. Masanın sağ köşesinde beni izleyen, Siyah zeytin tabağına bakıp bir an düşündüm. Ben "ben" olmak isteyen herhangi biriydim. Peki karşımdaki sandalyenin iye’si nerede?... Tüm bu felsefi düşüncelerin içinde beni; Bir ruh hastası olarak görebilirsin. Hayır,aklımı kaçırmadım,çıldırmadım. Benim küçük maviliğim. Kahvaltı masamda bahar kokum. Say ki özledim. Velev ki yandım. Gözlerim alabildiğine seninle dolup taşarken, Sessiz çığlıklar ile sahibini arayan bir sandalye ile başbaşayım. Aklına hemen düşer, Annesine ağlayan çocuk ile kalmış baba gibiyim. Ne masamda çayım sensiz sıcak kalır. Ne odamda kitabım sensiz bir harf söyler,sessiz... Günlerin çoğunda,akşamı nasıl çıkardığımı bilmem. Zaten bilsem de pek değişmem. Şekeri azalttığımı duydun mu? Çay yalnızken şekerli içilmezmiş. |