MÜLTECİ
Bu kaçıncı gece kaçıncı bomba düşüşü,
Kaç çocuğun yüreğine yangınların doluşu, Sayabildiniz mi? Nemrutları, Firavunları İbrahim’i yakarış mı? Musa’nın Asası mı? Muhammedi bir dua mı? Hangi bekleyiş kurtarır sizleri. Filistin’de Sudan’ da Somali’de Arakan’da Irak’ta Sensizliğin olduğu her dakika, yağmakta zulüm. Sen uzak ülkelerde gezersin, Kendinden uzakta, Aradığın içinde de, Sen dışında kalmışsın hayatın. Ansiklopedik bilgi sanılarında yanılgıdasın. Örümcekler bağlamış ruhunu, Unutulmuşsun Ey! insan. Kayıp bir kentin ortasındayım. Yitik kalmış her bir yanım. Bir yanım yetim, bir yanım öksüz, Bir yanım insan, bir yanım çocuk benim. Kaçıyorum bana benzeyen benden olmayandan. Bir mülteci sırasındayım; Ardım sıra gelmeyen geçmişime bakarak, Feryadı arşa vuran anamın çığlığıyla gidiyorum. Toprak kokan bedenime sinen barut kokusu İliklerime işlemiş, Hint acısı gibi, Boğazımda düğümlenir her bir söz Bir yanım mazlum, bir yanım Müslüman benim. Susturulmadan acısıyla kıvranıyorum. Boş bakışlar boş laflar tırmalıyor beynimi Ekmek verin su verin laf vermeyin ruhuma Tonlarca bomba duymuş kulaklarım yoruldum Susun ve ekmek verin su verin. Kaçıyorum lakin korkmuyorum, Diriyim ayaktayım, Yaşıyorum sokaktayım, Parktayım, Meydandayım Evsizlerin evinde, Gündüzlerin gecesindeyim. Kurtarır mı sizleri İbrahim’i bir yakarış? Açar mı gözlerinizi Yusuf’ça bir dua? Siz Yakup musunuz sahi? Oturur mu içinize Muhammedi bir veda? Kayıptayım asırlık bir mekânda, İnsan denen vurgunlar diyarında. Uzak ülkede sallanan anahtarı arıyorum Erdal EBEM |