leylâ yârefsane-i kadimde mola almış bir meczup seyreylerken güz yolunu mısralanmış zihinde kül yanığı sevdası deli ye deli desen dönüp bakar mı bir sözcükle haykırsa-varıp yanına -evet ! -leylâmı gördün mü ? nutkunu avcuna ikram eder boğum boğum yanıtsızlık çünkü senin de kazınmış böğrüne yalım yalım mecnunluk ve sarıyla çarpılır umut fırtına çölüne kovalar kumullarını perde perde kaktüs kokusana gizlenir susuzluk görürler serabı gönül g/özüyle amma ! bilirler ki leylâlar..mil çekimli hayalleri içinde .. |