Bir Hikayenin Yedinci Sayfası
fincan sırlıyorum çingenece fal taşlarıyla...durmaksızın dönüyor dünya...gün sere serpe,dil ucum dalgın,göz önüm nafile...dün dönmüyor...
deniz günbatımı çarşafı yeşil aheste yanıbaşımda, üç talakla boşadığım yalnızlık elimde göbek bağım, içimde ipince bir tevekkül gönülsüz bir pekiyim kor közce... geçmiş var,geçmemiş de mevzum yine sen dilrubam sadeleşiyoruz... ve ben en çok aşka üzülüyorum su sicim sicim bulut doğurgan mürüvvet mülteci gülistanda sıklaşan ayrık salgını upuzun bir tirat şimdi suskunluğu, dudak ısıran sözcüklerin ve ne kadar çok hiçbir şey, bir hikayenin yedinci sayfasında dile kolay dilrubam bana zor... gözdağlarında gözden çıkarılmış, siyah beyaz dudak bükümleri güz ikindimde, yerinde esen yel su muskası taşıyor sahra kuşlarım, kuruyan duygulara yavruluyor acabalarım pembe mumlar aldım çayda çırana, el izinle halaylanıyorum tut uzağımı... içim çiçek dürbünü hala dilruba alnım kırışık günübirliğim bohem napoliten bir balkon serenatı dizbağım çözülüyorum... bagetine unutkan maestro, ve suskun ’o sole mio’ ben el olunca, kim kesecek şeytan tırnaklarımı öptürme gözlerinden, kendime iyi bakamıyorum suadiyeağustosikibinonsekiz Demir Mutlugil |
Hayırlı bayramlar dilerim
.................................selamlar