Sitem
Aldanıp sakındığımda seni kendimden bile,
Kırılır düşer içimde bir şeyler tarifsiz bir şekilde. Sen çekersin ya hani kaçar gibi beni hayalinden bile, Yıkılır kalır sen dolusu hüzün yüreğimin orta yerinde. dil susar, göz susar, yürek susar, Hasret konuşur ya o an kendi dilinde, Bilki o zaman kanayan sensindir… yar bende, Bilki o zaman kanayan sensin Bütün susamışlıklarım bir tek sanadır, Bir tek sanadır bu çocuksu küskünlüklerim, Çaresiz kaçışır bende, Sen olmadan yüzümde bir emanet gibi beliren, Güzel bir rüyadan yeni uyanmış gibi bu gülüşlerim. Kendi sessizliğimin mahkûmuyumdur ya o an ben, Gözüm ayrı sen olur, dilim ayrı sen, Bir ben kaybolur sende, seni böyle özlerken. Dert değil, Beklemiyorum beni arayıp bulmanı düştüğüm yerlerde, Ben sende böylesine yitip gitmişken. Senin suskunluğunda bir ayrı yanarım, Bir ayrı kırılır bu hayata gülen yanım, Düşünceler göç eder ya, ümitler gibi, Yaralar yardan kalma, Ayrı düşerler, seninle benim gibi. Düşenler ayrı küser bana, Kalanlar ayrı küser. Bilmiyorum hangi yalanın peşine takılıp gitsem, Bilmiyorum nerelerde kendimi unutupta bırakıp gelsem, Ulaşmıyor sana ne söylesem, ne varlığım ne suskunluğum. Dönüyor bu yürek yangınım, sende umulmadık yerlerden. Ne serden geçebiliyorum, Ne de her dem seni düşünmekten, Yine mağlup dönüyorum, sana çıktığım seferlerden, Dilimi dağlıyorum, İçimdeki yaranın tuzu, yar yine senden. Yıllar geçmiş olsa kabuk bağlasanda sen, Bu yürek sızısı geçmiyor benden, Bu yürek sızısı geçmiyor benden… Geceler konuşur bir ben susarım, Gözlerim tutuşur sen diye, Ben sende bir başka kanarım. Ben gülün derdindeyim, sen başka baharın. Ben senin derdindeyim, sen göçmen kuşların. Alıp başımı gitsem dalsam ufuklara, Öyle bir kaybolsam ki senin yokluğunda, Unutulsam tozlanmış eski bir hatıra gibi, Kalmasa adım bile geride kalanlara. Dalgın bu hayatın bir köşesinde, Maziden kalma bir hasretin eşiğinde, Elimde cam kırıkları kaldı yine, Sensiz gecenin en koyu deminde. Söyleyemediğim bir sen kaldın yarım yamalak dilimde, Set çeksem, çekemediğim bu hayatın ta kendisine, Belki o zaman biraz olsun hafifler, Zamansız bu vurgunun acısı da bende. Öyle ya, Çok meşguldün hayat denen bu hengâmenin içinde sen, Bir önemi var mıydı bunun, ben senin kapında hep beklerken. Daha anlamlıydı her şey senin için, Seni seven bu yürekten, Değerim çok fazlaydı ya sende zaten, Bilmesemde işte, sen ne kadar verdiysen. Mesafelerden daha uzaktı dilindeki kelimeler, İstediğin zaman dökersin bir kaç kelime, İstemediğinde değmezdim hiç ona bile, Peki neydi bendeki bu ısrar, kalmak için olmadığım yerlerde, Gönülden düşünce, söz geçmezmiş her ne söylesemde, Şimdilerde sabrım en güzel duam her an dilimde, Bu suskunluğum kalsın benden sana, En güzel duam niyetine, Dilersen amin dersin, dilersen çekersin bir tövbe, Nasıl olsa ne ben sendeymişim bunca zaman, Ne de sen bende. Bir gün, Birgün herkes göç edermiş, Bilmediği uzak yerlere, O göç vakti geldiğinde. Şimdi elimde sen dolusu bir valiz, Kırık dökük bir yığın hatıra, Bir parça hayal, Dilimde yine senin adın, Yüreğimde sana dair sakladığım sevgin, Ve hasret denen ağırca bir yükle, Yollara revan oldum, Gidiyorum ey can parçası, gidiyorum. Artık hem senden hem kendimden taşınıyorum, Kaçar gibi her şeyden. Hani benden bile daha çok düşündüğün, O göçmen kuşların peşinden… Sen ve ben diye bir şeyin olmadığı, Sensizliğin bir daha canımı yakmayacağını ümit ettiğim, Yalanları gerçeklere perde edip, Yağmurların yalnız benim kirpiklerimi ıslatacağı, Sensiz o yerlere. Kimbilir, Belki birgün bende yağarım senin gözlerinde, Bir akşam vakti, Bir eylül yağmuru hüznüyle Süzülüp akarım kirpiklerinden, Sararıp dalından düşen Yapraklar misali işte… Not: Biraz uzun şiirlerim ama dinlemek isteyenler için videosunu ekledim aşağıya. |