İNANANLARIN SANCAĞI
İsra
uykularımı kaçıran ses mizacı uluhiyet kokan o nefes dağlar çarpar birbirine denizler yükselir toprağa karışmış bedenler bir sayha ile filizlenir her cerihamdan envai nefsler tek bir yöne kilitlenir hesabın ağırlığı durur omuzlarımda çöker dizlerim ellerimle alnıma yazdıklarım okunur birer birer kararır sinemde bıraktıklarım İnananların sancağı bembeyaz belirginleşir kavimler toplanır ateşler körüklenir insandan yakıtlarla yeni doğan kız çocuğu beklenir hakkını almak için diri diri toprağa atanlardan ameller sayılır teker teker haklar alınır sahiplerinden gardiyanlar vahşidir öğretildikleri gibi görmeden inanılan ilah apaçık Güneş gibi çırılçıplak tüm benliğiyle gözler ürperir ve tüm isimleriyle birden enfasa seslenir mizanda tartılır yükler azapla dengelenir ve lütfedilenler hızla geçer köprüden bazıları ağır ağır geçer kimisi yanar da düşer dünyevi yalan gülüşler ağlamaklı ve kıpkırmızı yüzleriyle kurtarırıcı yok mu diye bakarak o cihette düğümlenir |