Öğretmenim, Ben Elif
karlı bir Ankara sabahında,
eşsiz bir renkti o, çocuğun minicik ellerinde. titrerken dudakları, donarken elleri gözyaşları gibi... yapışmıştı o tek güle sımsıkı. bekledi.... saatlerce bekledi, tören bitmiyordu... okul diyorlardı, öğretmen... alkışlar geliyordu kulağına, onunsa ayakları kar içindeydi. şimdi biter tören diyordu içinden, gelir al yanaklı öğretmen... veririm sevgimi yanaklarına, ellerimde titreyen şu gülle. sanki kar yorgandı, sanki bitmeyecekti zaman. sırtındaki karları silkti, gözlerindeki ışıltıyla ısınarak. birden şaşırdı, dalgınlığını bozdu sesler. tören bitti dedi, haydi öğretmenim..gel. öpeyim o kocaman ellerini, gelemedim sınıfına, olamadım öğrencin... ama bak geldim sana. ta uzaktan seçti, gelişini gözledi titrerken dişleri. öğretmenim, dedi öğretmenim... ben Elif, ezdi kalabalık, cılız sesini... duymadı sandı, buyur yavrum diyen ses, döndürdü onu geri. ben dedi, ben... senin için büyüttüm, saksıda...senin için.. titrerken... diyemezken sözleri, öğretmen uzandı ve arkasındaki kızın o al yanaklı paltolu kızın elindeki güllere uzandı. düştü omuzları, titredi ruhu. dondu gözyaşı akmadan, yutkundu kaldı. ama..dedi duymadın ki, ama dinlemedin ki... ben... ben... ben seni çok çok seviyordum. düştü elinden çiçeği, ezdi binlerce ayak. kimse görmedi... kimse bilmedi yiten sevgiyi, düşen çocuğu ve ezilen onuru. SERAP HOCA |
nasıl da istekle ve iradeyle sahip olmuştum..."
Yürek imzanıza sağlık...
Erdemle kalın...