Seni Hatırlamayı Özlüyorum
Dün gece yine,
İğneler batarken uykusuz gözlerime, Seni hatırlamak nasıl bir duygudur diye? Aklıma düşüverdi, tuhaf bir düşünce. “İyi de Neresi tuhaf” demeyesin sakın; Gerçekten tuhaftı işte; çünkü yıllar var ki, Bu nasıl bir duygudur bilemiyorum. Oysa eskiden, yani nice zaman önce, Günün herhangi bir saatinde, Bazen çalışırken, bazense dinlenirken, Herhangi bir sebep olmaksızın, Sen gelirdin aklıma. Daha doğrusu, Seni düşünürken bulurdum kendimi. Şaşırır ve gülerdim; Hele ki seni düşünürken, Sen sabah yeli de, ben bad-ı saba, Hissederdim estiğini, ılgıt ılgıt içimde. Bir sevinç hissiyle birlikte, Tebessüm yayılırdı yüzüme. Bu hissi tekrar yaşamak için, Ama artık bilinçli biçimde, Seni hatırlamaya, düşünmeye başladım. Her gün artan dozajda morfin alır gibi, Daha sık ve uzun süre, Gitgide sıklaşan, uzadıkça uzayan! Ve kaçınılmaz son; iflah olmaz bağımlı. Sen; Damarımda akan, Hülyalı gözlerle bakan, Yüreğimi yakan, Uyanık olduğum her an, İçimde olan. Hatırlamak için unutmalı insan. Başka şeyler olmalı hayatında! Ne bileyim işte? Mesela futbol seyretmek, Film izlemek, Roman okumak, Bulmaca çözmek, Sokaklarda yürümek, Vesaire, vesaire. Denedim, inan denedim bunları. Ne mi oldu? Anlatayım. Sokaklarda yürümek en olumsuzuydu. Çünkü attığım her adımda, Yüreğimde, aklımda Sadece sen vardın. Acaba şu an ne yapıyordun? Kiminleydin, neredeydin? İçimi burkan kıskançlık hissi, Yüreğimde harlanan kor! Sanki görmüşüm de seni, Yıkılmış, mahvolmuş halde, Dışarıya atıp deli gibi, Yollara vurmuşum kendimi. Bir labirentin içinde, Olmayan çıkışı arayan, Sadece gölgesinden değil, Kendinden ve senden kaçmaya çalışan, Attığı her adımda daha da bağlanan! En absürdü bulmaca çözmekti. Sanki her çözdüğüm soruda, Senden aferin alacakmışım gibi, Bir heyecan ile ya çözemezsem diye, Derin bir endişe. Sonunda narin ellerinin çırpışı Ve sımsıcak buse! Romansa, artık okuyamıyorum. Nedendir bilemem, Her romanda mutlaka sen varsın; Kimi zaman kahramanın sevdiği, Kimi yerde kahramanın kendisi. Hele ki kör olasıca yazarların, Sanki ruhumu deşmek, Yüreğimi burkmak için, Güya sanat adına, Kurdukları cümleler! Kaç kitabı bu yüzden, Bitirmeye mecalim yetmedi de, Bıraktım bir köşeye. Filimlerse başka âlem! Bu yönetmenler, Mecburlarmış gibi; Kumral sarı saçlar, Hülyalı bakışlar, Göz göze gelmeler, Mahcup gülüşler, Yani ya senden izler, Ya da içimi acıtan replikler… Belki de tek yolu futbol! Aslında kanepeme oturduğumda, Sehpamda çay ve sigara! Kuruyemişler yanında, Maça odaklandığımda, Hemen yanı başımda olman mı gerek? Tuttuğumuz takım gol attığında, Boynuma sarılman; Karşı tarafın atağında, Kollarımı sıkman mı gerek? Hele ki o sımsıcak nefesin, Niçin boynumu yakmakta? Dedim ya, dün gece yine, Aklıma düşüverdi, tuhaf bir düşünce. Seni hatırladığım o günleri, O anlarda yaşadığım sevinçleri, Tarifi imkânsız coşku dolu hisleri, Muzipçe kurduğum düşleri hatırladım. Güzeldi be gülüm, Gerçekten çok güzeldi. Ne hasretin acısı, Ne yüreğimin sızısı vardı. Keşke diyorum bazen, Keşke öyle mi kalsaydı? |
Kalemin susmasın
______________________________Selamlar