DUVARLARIN HÜZNÜGüzel bir gün batımında, ince bir bahçe yolu, Çekiyor sandım kendine,sanki tutmuş da kolu. Çağırıyor gibi beni; esrarlı, yeşil, derin, Yürüyorum ağır ağır, ardında gölgelerin. Çamlar arasından bakan ahşap duvarlı yapı, ’Gir içeri’ diyor sanki, pirinç tokmaklı kapı. Gidiyorum ona doğru, seyrediyorum durup, Camlarına aksediyor altın rengiyle gurup. Göz göz olmuş pencereler, bilmem nelere şâhit? Söylenmiştir odalarda ne yeminler ve ahit. Doldurmuş yüreciğine türlü türlü sırları, Saklıyor gibi içinde geçmiş tüm asırları. Ser verir de sır vermezler solgun yüzlü duvarlar, Vefâlı bir anne gibi gözyaşları yuvarlar. Soğuk gölgelerde mahzun hayâlleri sabahlar, Bir dokunun, bin işitin, sessiz dökülür âhlar. Görmezler mi duvarların bakışlarında hüznü? Boyarlar hep bin bir renge o kederli yüzünü. Sıcacık ana göğsüne yaslanmış gibi başlar, İçlenmiş bir çocuk sanki, gözünden akar yaşlar... Hâlenur Kor |