biçare“gün doğmadan ben doğacağım” demeden kendime son kez bize uğradım aklımın rıhtımlarında hatırlıyorum da, sırf gölgenle yer değiştirebilmek için güneşi sırtımda büyütmüş, tenindeki gül bahçene çisil çisil damlayabilmek için kanatlarımda ılık rüzgarlar biriktirip az mı yağmur ekmiştim göklere tüm şehir, tüm sokaklar, tüm adresler, tüm gitmeler sendin oysa takvimlerden çaldığım bende . … . önce aynayla, sonra sakalımdaki ağarmış kirle tanıştım suya, sabuna dokundum uzun zaman sonra çiçek oldum, limon açtım yüzümde eskittiğim terde topladım odamdaki beni, bendeki seni bir sandığa heyecanla anamı aradım şaşırdı, korktu, titredi kadın babam,“hayırsız” dedi yine fondan çektim odamdaki perdeyi göz göze geldim ve “merhaba” dedim tanıştım güneşle ilk defa kendim boyadım pabuçlarımı açtım yüreğimin kapısını ardına kadar tanıdığım,tanımadığım insanlara selam verdim gülümsedim adım adım, sokak sokak herkese, her köşeye . … . gün geceye gece gözlerime çökünce ve “unuttum” dedikçe kendime utandım, kızardım, nefessiz kaldım, tanıştığım her yalanda, her talanda kaçar olsam da bizi hatırlatan dostlardan, şarkılardan kaçtıkça yoruldum, yoruldukça biz oldum, bize düştüm biçare sendelerken hayat dizlerimde içim yangın, külüm kar düşünüyorum da, bu bendeki kaçıncı lal kaçıncı dal dikeni ömrüme batan gitme, kal diyemediğim kaçıncı bahar sus’um yaralı düşlerim penceresiz pencerelerim ki hep mevsimsiz anlamak her ne kadar beni yorsa da nefesimdeki sınır tanrı, nefessizliğimdeki sınırsızlık sensin biliyorum… ilhanaşıcıhaziranikibinonsekiz |
Kalemin susmasın
________________________________Selamlar