BABAM BENİM
babasına çok düşkün
küçük bir kız çocuğuydum elma yanaklı,ay yüzlü... dar sokakları ve cin aralığı olan mahallemizde ne güzel oyunlar oynardık kızlı erkekli komşumuz Halide Yenge ne zaman "Ayla baban geliyor"diye seslense çok sevdiğim oyunu anında bırakır ayağımın tozuyla koşardı çocukluğum naylon terlikleriyle ayağımdan çıka çıka babamın ellerini tutmaya... "babam" deyince akan sular dururdu da ben durulmazdım yüreğimin çağlayanında... annem gibi değildi babam sevgisini gösterirdi hiç durmadan beni kucağına alır kucaklarken de "kızım" diye sarılırdı incitmeye korkan tavrıyla... beni saran kollarının arasında nasılda güvende hissederdim kendimi çocuk kollarımla ben de onun boynuna sarılırdım sevmelere doyamazdım beni hep daha sıkı,sımsıkı kucakla derdim hasret kalacağımı bilmeden... yokluk vardı o zamanlar ama zengindi benim babam gönül zengini değme zenginlere taş çıkaracak kadar her bayramda bizi memleketimin en iyi ayakkabıcısına götürür "seçin,beğenin,alın istediğinizi"derdi. bir keresinde... o zamanlar yeni çıkan çok beğenerek aldığım "epa marka"ayakkabı sevincimi hala hiç unutmadım. sonraları aldığım bir çok ayakkabıda da o sevincimi bir daha hiç yaşayamadım. bizimle olan birlikteliğimizden ne çok şey öğrendim babamdan ne çok şey sığdırmıştı kısa ömrüne... en başta bize sevmeyi sevilmeyi öğretti yalandan,riyakarlıktan uzak doğruluğa,dürüstlüğe dem vurdu her zaman haksızlığa tahammül edemeyen yapısıyla kadir kıymet bilmesiyle haramı helali ayırt etmesiyle merhamet ve vicdanıyla, fedakarlıklarıyla gizliden yaptığı yaptığı yardımlarıyla ve daha anlatamadığım bir çok güzellikleriyle babamdı o,babamdı adam gibi adamdı sırtımızı yasladığımız koca bir dağdı,sevgi dolu benim kahramanımdı babam her şeyden önce çok iyi,güzel bir insandı o AYLA CERMEN TÜFEKÇİ / 17.06.2018 |