BAĞLAMANIN ÖLÜMÜŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Başlığa bakıp aldanmayın. Bağlama ölmez elbette. Size bu şiirin doğuşunu anlatayım. Arkadaşlarla bir okulun salonunda koro çalışması yapıyoruz. Ara verdik. Arkadaşlardan birisi sazını sahnenin ardındaki bir çiviye astı. Çivi çakılı olduğu yerden çıktı. Bağlama yere düştü ve patladı. Sadece sazın sapı ve telleri kaldı. Arkadaş çok kızdı. Astığı çiviye baktık. Koca kafalı kalın bir çiviydi. Astığı çivinin yanında bir çivi daha vardı. İnce bir cam çivisi. Koca kafalı çividen daha sağlam. Bu gözlemler bana bu şiiri yazdırdı. Şiiri birde besteleyip arkadaşa okudum. Bir kırık saz sonunda bir şarkı doğdu.
Bir çivi çakmışlar duvara Duvarın tepesi atık. Bir sazı asmışlar çiviye Çivinin tepesi atık. Eyvah! Duvarın gücü kalmadı, sıva çatladı. Duvarın içinden çivi, yere atladı. Asılı bağlama birden, yerde patladı. Ezginin tepesi atık. Eyvah! Yıkılan duvar, sökülen çivi olsun. Sevgi bu dünyanın, en şirin devi olsun. Yücesinde dağların, sevginin evi olsun. Kötünün binası yıkık. Kötünün gemisi batık. Of be! Ne insanlar gördüm. Duvar gibi. Ne insanlar gördüm. Çivi gibi duvara saplanmış. Ne insanlar gördüm Bağlama gibi çiviye asılmış. Bağlama çiviye, çivi duvara bel bağlamış. Duvarın çividen, çivinin bağlamadan haberi yok. Eyvah! Ne insanlar gördüm. Duvar gibi dümdüz. Ne insanlar gördüm. Çivi gibi sivri. Ne insanlar gördüm. Bağlama gibi duygulu. Duvarın çividen çivinin bağlamadan haberi yok. Eyvah! şuayipodabasi... 21.03.2001/YENİCE/Çanakkale |
…………………. Saygı ve Selamlar…