EYYÜP SULTAN CAMİ'İŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ===============================================================================================================
Hz. Ali’nin Şiaları kimlerdi? Gülden Topçu Yeni Mesaj Gazetesi-12 Temmuz 2017, 00:00 131 Şia; Hz. Ali’yi seven ve onun yolunu devam ettiren taraftarlarına verilen isimdir. Gadir-i Hum olayı, Maide suresinin 67. ayetinin nazil olması ile Allah’ın (c.c.) emir buyurduğu, Resûlullah’ın (s.a.a.), Hz. Ali’nin, kendisinden sonra tayin edilen imam olduğunu oradaki 124 bin sahabiye müjdelemesidir. Gadir-i Hum Hutbesinin 6 yerinde ve Sünni 220 kaynakta da yer almaktadır. Resûlullah (s.a.a.) vefat ettiğinde Hz. Ali defin işlemleri ile ilgilenirken Sakife’de Hz. Ebubekir halife seçilmiştir. İbn Hacer Askalani ve Belazuri kendi tarih kitaplarında, Muhammed Havend Şah ‘Ravzatu’s-Sefa’da, İbn Abdubirr ‘İstiab’da şöyle diyor: “Sa’d b. Ubade, Hazrec Kabilesi, Kureyş’ten bir taife ve sahabenin büyüklerinden 18 kişi Ebu Bekir’e biat etmedi ve Rafizi oldular. Onlar Ali b. Ebi Tâlib’in taraftarlarındandı.” (İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş). Bahsettiğimiz 18 sahabi Hz. Ali’den başkasına biat etmediler, o isimler şunlardır: 1- Selman-ı Farisi 2- Ebu-Zer Gifari 3- Mikdad bin Esved 4- Ammar b. Yasir 5- Halid b. Said b. As 6- Bureyde Eslemi 7- Ubey b. Ka’b 8- Huzeyme b. Sabit 9- Ebu Heysem b. Teyhan 10- Sehl b. Huneyf 11- Osman b. Huneyf 12- Ebu Eyyub El-Ensari 13- Cabir b. Abdullah El-Ensari 14- Huzeyfe bin Yeman 15- Sa’d b. Ubade 16- Kays b. Sa’d 17- Abdullah b. Abbas 18- Zeyd b. Erkam. Bu bahsettiğimiz 18 sahabiden kısaca bahsedelim: 1- Selman-ı Farisi: Hz. Ali’nin ilk şiası Selman-ı Farisi’dir. Hendek savaşında Mekkeli putperestlerin Medine şehrini kuşatması öncesinde Resulullah’a hendek kazılması yönünde belirttiği fikir sayesinde savaş Müslümanlar lehine sonuçlandı. Selmân’ın Taif’in fethi sırasında mancınık ve debbabe kullanılmasını tavsiye ettiği ve bunların yapımını bizzat gerçekleştirdiği de bilinmektedir. Hz. Selman, Hz. Ali’den başkasının halifeliğini kabul etmedi. Kendisi, Gadir gününü ve Allah Resulü’nün halifesinin Hz. Ali olduğunu devamlı surette ümmete hatırlatmıştır. Aynı günlerde Hz. Ali geceleri hanımı Hz. Fâtıma’yı, oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i yanına alarak Muhacir ve Ensar’ın evlerini dolaşıyor ve gasp edilmiş haklarını geri almak için onlardan yardım istiyordu. Etrafına 40 kişi toplayarak onlardan canları pahasına söz aldı ve şafak vakti saçlarını kazıtıp, kılıçlarını kuşanarak huzuruna gelmeleri için ahid aldı. Sabah olduğunda sadece Selman, Zübeyr, Mikdad ve Ebuzer olmak üzere 4 kişi saçlarını kazıyıp, kılıçlarını kuşanmış olarak onun yanına geldiler. Ertesi akşam Hz. Ali Efendimiz yine aynı evleri gezdi ve 40 kişiden tekrar söz aldı, ne yazık ki sabah olduğunda o dört kişiden başka kimse hazır olmadı. Hz. Ali üçüncü gece tekrar aynı kişilerin evlerini ziyaret etti. Onlar yine aynı sözleri verdiler. Ancak aynı 4 kişiden başka sözüne sadık kalan kimse çıkmadı. Selman-ı Farisi, her fırsatta Hz. Ali’nin halife olduğu ile ilgili konuşma yapıyordu: “Allah’a yemin olsun ki, Peygamberin vasiyeti ve ahdinize vefasızlığınızda her geçen gün daha da kötüleşiyorsunuz. Ben-i İsrail kavminin akıbetine duçar olacaksınız. Eğer Hz. Ali’nin velayet ve hilafetine sarılırsanız Allaha yemin olsun ki, yeryüzünün ve gökyüzünün nimet kapılarını size açar. Ben sizi uyarıyorum, şu andan itibaren sizlerle olan arkadaşlık ve dini kardeşlik bağlarımı koparıyorum.” İmam Sâdık, Selman hakkında şöyle buyurdu: “İmanın on derecesi vardır. Mikdad sekiz, Ebuzer dokuz ve Selman ise tamına sahiptir.” Hz. Selman’ın en büyük faziletlerinden birisi, Hz. Ali’nin mucizevi bir şekilde Medine’den Medain’e gelerek Selman’ın gusül ve kefen işlerini yapıp, onu defnetmesidir. Zadan şöyle diyor: “Selman öldüğünde çenesini bağlatıp dışarı çıktığımda Hz. Ali’nin Kamber ile evin önünde deveden indiklerini gördüm. Hz. Ali Selman’ı gusül ve kefenledikten sonra defnetti.” (İmam Ca’fer, Prof. Dr. Haydar Baş, s.827-829). 2- Ebu-Zer Gifari: Hz. Ebuzer, İslam’ı ilk kabul edenlerdendir. İslam’ın doğuşunun ilk günlerinde Müslüman olmuş ve ‘sabikûn/öncüler’ grubunda yer almıştır. Onun sahabiler arasındaki yeri bellidir. Hz. Peygamberin yanında tertemiz bir sohbetle onur kazananlardandır. İbn-i Hacer Askalani, ‘İsabe’ kitabında (c.4, s.63) şöyle diyor: “Hz. Peygamber, Ebuzer’i gördüğü zaman onunla ilgilenir, görmediği zamanlarda kendisini sorardı.” Ebuzer Bedir ve Uhud savaşlarından sonra Medineye döndü. Resûlullah’ın sahabileri arasında O’nun Ehl-i Beyt’ini en çok seven ikinci şahıstır. Ölünceye kadar Hz. Ali’den başkasının halifeliğini kabul etmedi. (İbn-i Hacer Askalani ve Belazuri’nin Tarih kitapları; Muhammed Havend Şah, Ravzatu’s-Sefa; İbn Abdulbirr, İstiab). 3- Mikdad b. Esved: Mikdad, Allah Resulü’ne (s.a.a) ilk iman getiren ve imanını ilk açıklayan kimselerdendi. İslam’ın ilk dönemlerinde birçok zahmet ve zorluğa katlanmıştı, öyle ki ilk olarak Allah Resûlü (s.a.a) tarafından Habeşistan’a hicret etmesi söylendi. Allah Resûlünün (s.a.a) döneminde gerçekleşen bütün savaşlara katılmıştı ve en önde savaşarak Resûlullah (s.a.a) ve İslam için canını ortaya koyuyordu. Onun Bedir ve Uhud savaşında göstermiş olduğu kahramanlıklar tarih sayfalarında parlamaktadır. O Müslümanların ilk süvarilerindendi; Bedir savaşında atlı olarak savaşan iki kişi bulunmaktaydı biri Mikdad diğeri de Zubeyr’di. (Allame Emini, El-Gadir, c.9, s.116). Hz. Peygamber (s.a.a) vefatından sonra, vasiyetine vefalı kalan, hakkı, hakikati ve Hz. Ali’nin (a.s) vilayetini savunan sayılı kimselerin başında gelmektedir. =============================================================================================================== Hz. Ali’nin şiaları kimlerdi?-II Gülden Topçu-Yeni Mesaj Gazetesi-18 Temmuz 2017, 00:00 54 4- Ammar b. Yasir: Ammar, Hz. Ali’nin (a.s.) büyük sahabilerinden ve Erkan-ı Erbaa’dandı. Ammar’ın babası Yasir ve annesi Sumeyye, İslamiyet’i ilk kabul edenlerdendi. Kureyş’in işkencelerine maruz kalarak İslam yolunda ilk şehadet derecesine ulaşanlardı. Ammar 34 yaşında Müslüman oldu ve annesi ile birlikte Müslüman olduklarını ilk açıklayanlardandı. Ammar, İslam’ın ilk başlangıcında Kuba Mescidi’ni yaptı. Resul-i Ekrem (s.a.a.) Müslümanlar arasında kardeşlik akdi okurken Ammar ile Huzeyfe Yemani’yi kardeş etti. Ammar İslam yolunda mücadele ederken Mekkelilerin işkencelerine ve zulümlerine maruz kaldı. Babası ve annesi bu yolda şehit oldu. Peygamberin (s.a.a.) tüm savaşlarına katılmış ve Yemame Savaşı’nda kulağı koparak gazilik şerefine nail olmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) Ammar’ın yanından geçerken müşriklerin onu ateşe atmak istediklerini gördü. Bu durum Peygamberi derinden etkiledi, gaybî güçle Ammar’a inayet ederek şöyle buyurdu: "Ey ateş! Hz. İbrahim’i (a.s) yakmadığın gibi Ammar’ı da yakma ve ona serin ol." Hz. Resul’ün duasıyla ateş Ammar’ı yakmadı. Halife Osman’ın dönemi bidatlerin ve yolsuzlukların çoğaldığı bir dönemdi. Bu durum karşısında halk ayaklandı. Gördükleri haksızlıktan dolayı onu ağır bir dille eleştirerek tepkilerini dile getirdiler. Halife Osman bu durum karşısında sinirlenerek şöyle dedi: "Bu mallar Allah’ındır, insanlar isteseler de istemeseler de o maldan ihtiyacım kadarını alır ve istediğim kimselere veririm." Orada İmam Ali de (a.s.) bulunuyordu. İmam (a.s.) ayağa kalkarak şöyle buyurdu: "Eğer durum söylediğin gibiyse bunu yapmana müsaade etmeyiz ve sana engel oluruz." İmam Ali’den (a.s.) hemen sonra Ammar ayağa kalktı ve şöyle dedi: "Allah’a and olsun ki, bu işe ilk ben karşı çıkarım!" Halife bu durumdan rahatsız olmuş Ammar’ı sürgün etmek istemiş halkın itirazı sonucu vazgeçti. Sıffin Savaşı’nda 90 küsur yaşlarındayken Muaviye tarafından şehit edildi. Hz. Ali (a.s.) Ammar’a gusül vermeden elbisesiyle defnetti. (İbn. Hacer Askalani, Belazuri Tarih Kitapları; Muhammed Havend Şah, Ravzatu’s-Sefa; İbn Abdulbirr, İstiab). 5- Halid b. Said b. As: İlk müslüman olan sahabilerdendir. Resûl-i Ekrem’le birlikte Umretü’l-Kazâ’da, Mekke’nin fethinde, Huneyn, Tâif ve Tebük gazvelerinde bulundu. Hâlid b. Saîd’in besmeleyi ilk yazan kimse olarak bilinmesi Hz. Peygamber’e nâzil olan ilk âyetleri yazdığını, hatta Habeşistan’a hicret edinceye kadar vahiy kâtipliği yaptığını göstermektedir. Hâlid ve kardeşi Ebân’ın en fazla kâtiplik yapanlardan olduğu kaydedilmektedir. (Zürkanî, III, 390). Hâlid ve Amr, diğer kardeşleri Ebân ile birlikte önemli hizmetler yaptılar. Hz. Peygamber Amr’ı Hayber, Tebük, Fedek ve Vâdilkurâ gibi yerlere zekât tahsildarı, Ebân’ı da Bahreyn’e vali tayin etti. Resûl-i Ekrem’in vefatını haber alan kardeşler Medine’ye döndüler ve Resûlullah’tan sonra artık bir başkasının memuriyetini kabul etmeyeceklerini bildirdiler. (Diyanet İslam Ansiklopedisi). Yine Hz. Peygamber vefat ettiğinde Halid b. Said, kardeşleri Eban ve Ömer gibi memuriyet dolaysıyla dışarıda bulunan bir grup Şii sahabe, döndüklerinde Ebu Bekir’e itiraz etmişlerdir. Bu üç kardeş itirazlarının göstergesi olarak zekât toplamak olan görevlerine devam etmemişler ve şöyle demişlerdir: “Biz Peygamber’den sonra kimse için çalışmayacağız.” Halid b. Said, Hz. Ali (a.s)’ye şöyle demiştir: “Gel sana biat edeyim çünkü sen Muhammed’in (s.a.a) yerine en layık olan kimsesin.” (İbn-i Esir, İzzettin Ebi’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kiram; Üsdü’l-Ğabe fi Marifeti’s-Sahabe, Dar-ü İhyai’t-Turasi’l-Arabî, Beyrut, (tarihsiz), c.2, s.83; İbn-i Vazih, Tarih-ü Yakubi, Menşurat-ü Müesseseti’l-A’lemi li’l-Matbuat, Beyrut, birinci baskı, h.1413, c.2, s.11). Tabersi naklediyor: Eban bin Tağlib, İmam Sadık (a.s)’a,“Sana feda olayım! Acaba Ebu Bekir Allah Resulü (s.a.a)’nün makamına oturunca kimse ona itiraz etmedi mi?” diye sorunca İmam cevabında şöyle buyurdu: "Etmez olur mu? Halid bin Said, Selman Farisi, Ebuzer, Mikdad, Ammar, Bureyde Eslemi, Ebu’l-Heysem b. Teyyehan, Sehl b. Hanif, Osman b. Hanif, Huzeyme b. Sabit Zü’ş-Şahadeteyn, Übey b. Kab ve Ebu Eyyub Ensari gibi Ensar’dan ve Muhacirler bu işe çare bulmak için bir yerde toplandılar. Bazıları, ’Mescide gidip Ebu Bekir’i minberden aşağı indirelim’ dedi. Bazılarıysa bu görüşe karşıydı ve doğru bulmuyorlardı. Sonunda Hz. Ali (a.s)’nin huzuruna vardılar ve ’Gidip Ebu Bekir’i minberden indireceğiz’ dediler. Bunun üzerine Hz. Ali (a.s) onlara şöyle buyurdu: ’Onlar sayıca çok fazla. Eğer sert davranır, söylediğiniz şeyi yaparsanız, onlar da size biat edin yoksa sizi öldürürüz’ derler. Siz gidin ve Allah Resulünden duyduklarınızı ona anlatın. Bu hücceti tamamlayacaktır.’ Bunun üzerine mescide gittiler. Konuşmaya ilk başlayan Halid b. Said oldu." (Tabersi, Ebi Mansur Ahmed; El-İhticac, İntişarat-i Usve, c.1, s.186-200). 6- Bureyde Eslemi: Efendimizi öldürmeye giderken müslüman olan sahabidir. Hz. Peygamber’le birlikte on altı gazveye katıldı. Müreysî Gazvesi öncesinde istihbarat görevlisi olarak düşmanın savaş hazırlıklarını büyük bir maharetle tesbit etti; savaştan sonra da esirlerin muhafazasına memur edildi. Hudeybiye’ye giden İslâm ordusuna kılavuzluk yaparak orduyu Mekke keşif kollarının takibinden kurtardı. Hayber’in fethinde bulundu. Mekke’nin fethi sırasında Eslem kabilesine ait iki sancaktan birini Büreyde taşıyordu. Hayber’in fethinde surlarda açılan gedikten içeri dalanlardan biri de Büreyde idi. Ayrıca birçok hadis rivayet eden ravidir. Horasan bölgesinde en son vefat eden sahâbidir. (İslam Ansiklopedisi). (devam edecek...) =============================================================================================================== Hz. Ali’nin Şiaları kimlerdi?-III Gülden Topçu-Yeni Mesaj Gazetesi-19 Temmuz 2017, 00:0067 (dünden devam...) 7- Ubey b. Ka’b da Hz. Ali şialarındandır. İlk dönem müfessir, muhaddis ve fakihlerindendir. Medineli olan Übeyy bin Kâb, bu şehrin Hazrec kabilesindendir. Akabe biatından önce müslüman olmuş, yetmiş kişiyle birlikte Akabe biatına katılan Medinelilerden birisidir. Hicretten sonra da ilk vahiy katibi olmuştur. (Allame Hilli, Kitab-ı Rical, s. 22, Daru’z-Zahair, Kum, 1411 k). Ubey b. Kab, Hz. Peygamberin en meşhur sahabilerinden, Kur’an karilerinden ve kıraat ilmi uzmanlarından biridir. (İbn-i Abdülbir, el-İstiab Fi Marifeti’l-Ashab, c.1, s.65, Daru’l-celil, Beyrut, 1412 k.). Kendi yazdığı Kur’an mushaflarından birisine ’Ubeyy mushafı’ denmektedir. Ğadir-i Hum hadisesi ve hilafet hakkında Hz. Peygamberin hadislerini halka nakletmiş ve onlarla hilafeti gasp edenlere karşı mücadele etmiştir. Tabersi “İhticac” kitabında Ubey b. Kab’ın mücadelesini detaylıca nakletmiştir ve biz kısa olması için sadece onun bazı bölümlerine işaret ediyoruz: Ebubekir’in Ramazan ayının birinci Cuma günündeki hutbesinin ardından Ubey b. Kab ayağı kalkmış ve şöyle konuşmuştur: "Ey Allah’ın hoşnutluğunu göz önünde bulunduran ve Kur’an’da ilahi övgüye mazhar olan Muhacirler ve ey iman şehrinde sakin olan ve bu yüzden Allah’ın Kur’an’da övdüğü siz Ensar, unuttunuz mu yoksa kendinizi unutkanlığa mı vuruyorsunuz, ahdinizi mi bozdunuz yoksa dininizi mi değiştirdiniz, alçaklığı mı seçtiniz yoksa aciz mi oldunuz?! Allah Resulü’nün (s.a.a) (Ğadir günü) aramızda ayağa kalkıp Ali’yi karşımıza koyarak, ’ben kimin velisi isem Ali onun velisidir ve ben kimin nebisi isem Ali onun reisidir’ diye buyurduğunu unuttunuz mu?! Allah Resulü’nün ona şöyle buyurduğunu hatırlamıyor musunuz: ’Ey Ali senin benim yanımdaki konumun Harun’un Musa’nın yanındaki konumudur, sadece benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Benden sonra ümmetin sana itaat etmesi, tıpkı onların ben hayattayken bana itaat etmesi gibi farzdır.’ Hz. Peygamberin ’her ne zaman sizin aranızda olmadıysam ve Ali’yi size halife kıldıysam, kendim gibi bir ferdi size atamışımdır’ diye buyurduğunu unuttunuz mu? Hz. Peygamberin vefat etmeden önce bizi Fâtıma’nın evinde topladığını ve şöyle buyurduğunu unuttunuz mu: ’Yüce Allah, Musa’ya ehlinden bir kardeş seç, onu nebi karar kıl ve onun ailesini evlat edin ta ki onları her afetten koruyayım ve her şek ve şüpheden temizleyeyim diye vahyetti. Musa, Harun’u kardeşliğe seçti ve onun evlatlarını kendisinden sonra İsrailoğullarının önderleri karar kıldı. Şimdi de Yüce Allah sen de Ali’yi kardeşliğe seç ve onun evlatlarını kendi evlatların say (ümmetin imamları kıl) ki ben onları tıpkı Harun’un evlatları gibi temizledim ve bil ki ben nübüvveti senin ile sona erdirdim ve senden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir diye vahyetti.’ İşte o evlatlar hidayet bulmuş imamlardır. Allah’a yemin olsun ki siz Peygamberin vefatından sonra O’nun ahdine vefa göstermediniz ve O’nun ıtreti hakkında ihtilafa düştünüz ve diğerleri de bu meselede kendi görüş ve düşüncelerine başvurdunuz." Bütün bu hususlar Ubey b. Kab’ın velayete bağlılığını ve Hz. Peygamberin (s.a.a) İmam Ali (a.s) hakkındaki buyruğuna bağlı olduğunu ve de bu hususu yaydığını göstermektedir. (Tabersi, Fazl b. Hasan, İhticac, Tercüme-i Mazenderani, c.1, s.254–260; İntişarat-ı İslamiye, Tahran, 1381). 8- Huzeyme b. Sabit de Hz. Ali’nin yanında yer almıştı. Sakife’den sonra sahabiler içinde seçkin bir zümre İmam Ali’nin (a.s) yanında yer aldı. Meşru halifelik iddiasını sonuna kadar savundu. Bunlar kararlı ve kendilerine güvenerek, açıkça Hz. Ali’nin haklılığını ilan ettiler. Hz. Peygamber’in (s.a.a) mescidinde toplanmışlardı. Seçkin sahabilerden biri olan Huzeyme b. Sabit kalkmış ve şöyle demişti: "Ey insanlar! Bilmez misiniz ki, Resûlullah (s.a.a) bir konuyla ilgili olarak benim tek başıma yaptığım şahitliği kabul ederdi ve ikinci bir kişinin daha bu konu hakkında şahitlik etmesini istemezdi?" "Evet" dediler. (Tarih-u Ebi’l-Feda, 1/156; el-Hisal, Şeyh Saduk, s.432; el-İhticac, Tabersî, 1/186). (devam edecek..) =============================================================================================================== Hz. Ali’nin şiaları kimlerdi? -IV Gülden Topçu-Yeni Mesaj Gazetesi-20 Temmuz 2017, 00:00 53 Ebu’l-Heysem b. Teyhan: Hz. Ali’nin hilafetine şahitlik etmiş şiasıdır. Ebu’l Heysem de yine Hz. Peygamber’in (s.a.a) mescidinde toplanmıştı söz aldı ve şunları söyledi: “Ben şahidim; Resûlullah (s.a.a) Gadir-i Hum günü Ali’yi ayağa kaldırdı ve insanlara gösterdi. Ensar dedi ki: ‘Resûlullah (s.a.a) onu halife olarak tayin etmek için ayağa kaldırdı.’ Bazıları da şöyle dedi: ‘Resûlullah (s.a.a), Kendisini mevla edinenlerin onu da mevla edinmesi için onu kaldırdı. Bazıları şöyle dedi: ‘Resûlullah kendisini mevla edinenlerin O’nu da mevla edinmesi için O’nu ayağa kaldırdı.’ Bu konuyla ilgili çok tartışma çıktı. Sonra aramızdan bir adamı Resûlullah’a gönderdik ve bunun ne anlama geldiğini sorduk. Buyurdu ki: ‘O Benden sonra mü’minlerin velisidir ve insanlar içinde ümmetimin hayrını en fazla düşünen kimsedir.’ Ben bizzat yaşadığım bu olaya şahitlik etmek isterim. Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Şüphesiz hak ile bâtılın ayrılacağı hüküm günü vakit olarak belirlenmiştir.” (Tarih-u Ebi’l-Feda, 1/156; el-Hisal, Şeyh Saduk, s.432; el-İhticac, Tabersî, 1/186; İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş). Sehl b. Huneyf: Hz. Resul-i Kibriya’nın sahabilerinden, Hz. Ali’nin (a.s.) şialarındandır. Ensar ve Evs kabilesindendir. Huneyf, Hz. Peygamber’in (s.a.a) mescidinde toplandıklarında şunları söyledi: “Ey Kureyş topluluğu! Ben şahidim, Resûlullah (s.a.a) şûra’da (Peygamber mescidini kastediyor) durdu ve Ali b. Ebu Tâlib’in (a.s) elinden tutarak şunları söyledi: Ey insanlar! Bu Ali, Benden sonra sizin imamınızdır. Ben yaşarken de, Benden sonra da Benim vasimdir. Borcumu ödeyendir, sözlerimi yerine getirendir. Havuzumun başında ilk önce Benimle musafahalaşacak olan da odur. Ne mutla ona uyan ve ona yardım edenlere. Yazıklar olsun ona karşı çıkanlara, onu yalnız bırakanlara.” (Tarih-u Ebi’l-Feda, 1/156; el-Hisal, Şeyh Saduk, s.432; el-İhticac, Tabersî, 1/186; İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş). Osman b.Huneyf: Kendisinden önce müslüman olan kardeşi Sehl b. Huneyf’in davetiyle İslâm’a girdi. Hz. Resul-i Kibriya’nın sahabilerinden, Hz. Ali’nin yârenlerinden, Ensar ve Evs kabilesindendir. İkinci halife Hz. Ömer döneminde, toprak ve yer ölçüm memuru ve Irak vergi toplama görevine getirilmiştir. Mü’minlerin Emiri Hz. Ali’nin (aleyhiselam) halifeliği döneminde Cemel savaşına kadar Basra valiliği görevi yapmıştır. Osman bin Huneyf, Uhud savaşına ve ondan sonraki tüm savaşlara katılmıştır. Osman, Hz. Resûlullah’tan bir hadis nakletmiştir. (El-Hatib Bağdadi, Tarihi Bağdat, c. 1, s. 191.) Fazıl bin Şazan’ın naklettiğine göre Osman ve kardeşi Sehl, (Hz. Resûlullah Efendimiz vefat ettikten sonra) Hz. Ali’ye (a.s) ilk dönenlerdendir. (Tusi, İhtiyar Marifeti’r-Rical, c.1, s.177, 183). Osman bin Huneyf, kardeşi Sehl bin Huneyf ile birlikte “Şurtetu’l-Hamis” (İmam Ali’nin özel yârenleri) grubundandır. (El-Berki, er-Rical, s.4). Ebu Eyyub el-Ensari: İstanbul’un Eyüp semtine adı verilen Ebu Eyyub El-Ensari, Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) en büyük sahabilerinden ve Hz. Ali’nin taraftar ve şialarından biridir. Kendisi İkinci Akabe Biatine katılmış ve Hz. Resul-i Kibriya’yı (s.a.a) himaye edeceklerine dair ahidleşen 70 kişiden biridir. Hz. Resûlullah Efendimiz (s.a.a), Medine’ye hicret ettikten sonra onun evinde kalmıştır. Bu yüzden, Hz. Peygamberin ev sahibi unvanı olarak yâd edilmektedir. Ebu Eyyub Ensari, Hz. Ali (a.s)’ın dönemindeki bütün savaşlara katılmış, savaş meydanlarında yiğitlikler göstermiştir. Hayber Savaşı’nda Hz. Peygamber (s.a.a)’in çadırının muhafızlığını yaparak Peygamberin duasını almıştır. Ebu Eyyub, üç halife döneminde ve Kûfe’de, Gadir-i Hum olayı hususunda tanıklık etmiş ilk üç halifeye de muhalefet etmiştir. Hz. Ali (a.s)’ın şehadetinden sonra Muaviye döneminde Ebu Eyyub Ensari, Bizanslılara karşı savaşmak için İstanbul’a geldi. H.52 yılında İstanbul’un muhasarası sırasında hastalanarak vefat etti. Vasiyeti üzerine İslam ordusunun varabildiği en son sınır olan sur duvarının kenarına defnedildi. (İnşaallah ilerleyen günlerde Ebu Eyyub el-Ensari Hazretlerinin hayatını daha geniş kapsamlı kaleme alacağım). =============================================================================================================== Hz. Ali’nin şiaları kimlerdi?-V Gülden Topçu-Yeni Mesaj Gazetesi-22 Temmuz 2017, 00:00 52 Cabir b. Abdullah El-Ensari: Câbir küçük yaşta babasıyla beraber İkinci Akabe Biatı’nda 70 kişilik bir grupla Mekke’de Hz. Muhammed’in (s.a.a.) huzurunda biat etti. Hz. Peygamber ile beraber Bedir ve Uhud dahil olmak üzere toplam 18 savaşa katıldı ve 94 yaşında vefat etti. Resûlullah’ın vefatından sonra Hz. Ali’nin yanında yer aldı. Sıffin Savaşı’nda Hz. Ali ile birlikte mücadele etti. Muaviye’ye karşı savaştı. Hz. Peygamberin selamını beşinci imam Muhammed Bâkır’a iletti. O, İmam Hüseyin’in şehadetinden sonra Kerbela’da O’nun mezarını ilk ziyaret eden şahıstır. (Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Ali, s. 831; Usdü’l-Gabe c.1, s.256,257; El-İsabe, c.1, s. 434; Alamu’n-Nubela, c.4, s.337). Huzeyfe bin Yeman: Hz. Peygamberin sırdaşı deyince akla Huzeyfe Hazretleri gelir. Zira Peygamber Hazretleri kendisine gizli olan çok şeyler söylemiştir. Hz. Peygamberin sır küpü olan Huzeyfe Hazretleri ileri gelen sahabilerden olmakla beraber ilk şiilerdendir. (İbn Hacer Askalani, Belazuri Tarih Kitapları; Muhammed Havend Şah Ravzatu’s-Sefa’da; İbn Abdulbirr, İstiab). Sa’d b. Ubâde: Ensar’ın önde gelen sahabilerindendir. Sâideoğulları’nın reisi olup yüzme ve iyi ok atma becerilerinin yanında okuma yazma bildiği için “kâmil” denilen kişilerdendi. İslâmiyet’i kabul eden ilk Medineliler’den biridir. İkinci Akabe Biatı’na katıldı ve Resûl-i Ekrem’in seçtiği on iki nakib arasında yer aldı. Sa‘d, Resûl-i Ekrem’in istişarede bulunduğu ve görüşlerine değer verdiği birkaç sahâbîden biridir. Hz. Peygamber, Uhud Gazvesi’nde yaralandığında muhafızlarından olan Sa‘d’ın yardımıyla Medine’ye dönmüştür. Resûlullah çeşitli vesilelerle onun evine gider ve ailesine dua ederdi. Belazurî Ensabu’l-Eşraf adlı kitabında şöyle yazar: “Sa’d b. Ubâde, Ebu Bekir’e biat etmeyerek Şam’a gitti. Ömer bir adamı görevlendirerek ona, ‘Ne pahasına olursa olsun Sa’d’dan biat al; kabul etmediği takdirde Allah’ın yardımıyla onu öldür’ dedi. O adam Şam’a giderek Halep yakınındaki Hevareyn kasabasında Sa’d’la karşılaştı. Hemen Sa’d’dan biat etmesini istedi. Bunun üzerine Sa’d, Ömer’in elçisine dedi ki: ‘Kureyş’ten olan birine biat etmem.’ Elçi, ‘Biat etmezsen öldürürüm seni’ dedi. Sa’d, “Beni öldürsen bile biat etmem’ dedi. Ömer’in elçisi Sa’d’ın direndiğini görünce, ‘Sen bu ümmetin kabul ettiği şeyin dışında mısın?!’ dedi. Sa’d, “Biat konusunda evet, ben onların dışındayım’ dedi. Ömer’in elçisi Sa’d’ın bu kesin cevabını duyunca kalbine sapladığı bir okla onu öldürdü. (Diyanet İslam Ansiklopedisi; Belazurî, Ensabu’l-Eşraf). =============================================================================================================== Hz. Ali’nin şiaları kimlerdi?-VI Gülden Topçu-Yeni Mesaj Gazetesi-18 Temmuz 2017, 00:00 55 Kays b. Sa’d: Ensar’ın ileri gelenlerinden ve Hz. Peygamber’in sancaktarlarındandır. Küçük yaşta babası tarafından Hz. Peygamber’in hizmetine verildi on yıl Resûl-i Ekrem’in yanında bulundu ve bütün gazvelere katıldı. Cemel Vakası’na katıldı, Sıffîn Savaşı’nda bir kumandan sıfatıyla çarpıştı. Savaşın ardından üstün başarılar gösterdiği için Hz. Ali onu Azerbaycan valiliğinin yanı sıra oradaki Irak ordusunun başkumandanlığına getirdi. Kays’ın ismi, zekâsından dolayı Arap dâhileri arasında zikredilmektedir. Cömertliği hakkında kaynaklarda pek çok rivayet yer almakta, ayrıca Hz. Peygamber’in onunla babası Sa‘d’ı bu vasıflarından dolayı övdüğü bilinmektedir. Kays başından sonuna kadar Hz. Ali’nin yanında yer almış, Hz. Ali şehit olana kadar yanından hiç ayrılmamıştır. Daha sonra Hz. Hasan’ın yanında yer aldı. 679 yılında öldüğü rivayet edilir. (İslam Ansiklopedisi). Abdullah b. Abbas: Abdullah b. Abbas, Peygamber Efendimizin amcası Abbâs’ın oğludur. Hz. Ali’ye ilk biat edenler arasındadır. Hz. Ali’nin yanında Cemel ve Sıffin savaşlarına katıldı. Hz. Peygamber’in özel olarak dua ettiği Abdullah b. Abbas’ın tefsir ilmindeki üstünlüğü, daha ilk devirlerden itibaren hemen herkes tarafından kabul edilmiştir. Âyetlerin nüzul sebeplerini, nâsih ve mensuhunu çok iyi bildiği gibi Arap edebiyatına olan vukufu da mükemmeldi. Abdullah b. Abbas fıkıh ilminde de önemli bir yere sahiptir. Dört Abdullah’tan (abâdile) biri sıfatıyla devrinde Mekke’nin fıkıh otoritesi kabul edilmiştir ve fetvalarının çokluğuyla meşhurdur. (İslam Ansiklopedisi). Zeyd b. Erkam: Uhud Gazvesi’nde on üç yaşından küçük olduğu için Hz. Peygamber’in savaşa katılmalarına izin vermediği çocuklar arasında yer almıştır. Hazrec kabilesinden olup Ensarın meşhurlarındandır. Hz. Ali’nin yakınlarından olan Zeyd, Sıffin’de onun yanında savaştı. Zeyd’in bu yakınlığı Hz. Ali ile ilgili Sekaleyn rivayetiyle, “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır” rivayetine (Müsned, IV, 368), ayrıca ilk müslümanın ve Hz. Peygamber’le ilk defa namaz kılanın Hz. Ali olduğuna, Hz. Ali’nin kapısı dışında mescide açılan bütün kapıların kapatılmasına dair rivayetlere ve Hz. Ali yanlısı daha başka haberlere de yansımıştır. Okuma yazma bilen Zeyd vahiy kâtipleri arasında yer aldı. Ayrıca onun bazı hadisleri yazıp Enes b. Mâlik’e gönderdiği de bilinmektedir. (M. Mustafa el-A‘zamî, s.64). Berâ b. Âzib ile ortak ticaret yaptığı için ticarete dair, özellikle de altın ve gümüş paraların birbiriyle değişimi konusunda bilgi sahibiydi. Resûl-i Ekrem’in sağlığında Zeyd’in gözlerini kaybettiği, kendisini ziyarete gelen Resûlullah’a bu haline sabredeceğini söylediği, bunun üzerine Resûlullah’ın kendisini cennetle müjdelediği, Hz. Peygamber’in vefatından sonra gözlerinin tekrar görmeye başladığı konularında kızı Üneyse’den gelen rivayetler vardır. (İslam Ansiklopedisi, 44. cilt). Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın programlarda bizlere sık sık hatırlattığı Hz. Ali Efendimizin şialarının hayatlarından bazı önemli kesitleri özetledik. Her dönemde hakkı temsil eden yalnızca bir avuç insan vardır ama çoğunluk bâtılın arkasından gider. Hz. Ali’nin şiaları da o kıymetli azınlıktandır. Kur’an’da ’çoğunluk ziyandadır’ ayetinden de anlaşılıyor ki çoğunluğa uymak kurtuluş değildir. Ehl-i Beyt’i sevmek Allah’ın emridir, onları örnek aldığımız sürece bâtıla düşmemiz mümkün değildir. Allah, Ehl-i Beyt’i örnek almayı, yolundan ayrılmamayı ve şefaatlerine mazhar olmayı nasip eylesin. Salât ve selam Peygamberimize (s.a.a.) ve O’nun tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun. ===============================================================================================================
Beş mübarek kişiydi, ayet ile seçilmiş
En az üç yüz ayetle, kayda veli geçilmiş Bu sünnet erki her gün, bin rekat kılardı Kur’an-ı Kerim’de var, arşa beş nur deşilmiş. Ayet ile sabittir, her Allah’ın kuluna Hz. Ali tarzdır, farz her Allah kuluna Eyüp Sultan-İstanbul, Eyyub El-Ensari’dir Şia komutanıdır, dosttur her Hak kuluna. Kur’an sonsuz bilimdir, Allah kelamı farzdır Allah bir akıl vermiş, aklı kullanmak tarzdır Aklını kullanmayan, mahkumdur rezilliğe Yunus yüzüncü ayet, en büyük farz ve arzdır. Ehl-i Beyt beş kişidir, Kur’an-ı Kerimde var Ahzap-33 yazar, Maide-55 var Maide-67, Hz. Ali diyor Buna uyan mümindir, uymayan kafir de var Allah kelamı için, Kur’an için tesbih et İnkar eden kafirdir, durma gel de biat et 124 bin şahit, sahabedir her vakıf Eyyüp Sultan Cami’i, bir emsaldir tasdik et. ================================================================================================================ Meal Karşılaştırma | Mâide ; 67. Ayet (Arapça) يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ Diyanet İşleri Başkanlığı:Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. Diyanet Vakfı Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez. Kuran Yolu Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O’nun mesajını iletmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphe yok ki Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. ================================================================================================================ Meal Karşılaştırma | Yûnus ; 100. Ayet (Arapça) وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تُؤْمِنَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذ۪ينَ لَا يَعْقِلُونَ Diyanet İşleri Başkanlığı Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir. Diyanet Vakfı Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar. Kuran Yolu Allah’ın izni olmadıkça hiç kimsenin inanması mümkün değildir. O, akıllarını kullanmayanları inkâr bataklığında bırakır. ================================================================================================================ ========================================================================================================== Meal Karşılaştırma | Ahzâb ; 33 Ayet (Arapça) وَقَرْنَ ف۪ي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُو۫لٰى وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰت۪ينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ اِنَّمَا يُر۪يدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْه۪يراًۚ Diyanet İşleri Başkanlığı Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah’a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. Diyanet Vakfı Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. Kuran Yolu Evlerinizde oturun ve daha önce Câhiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın, namazı güzelce kılın, zekâtı verin, Allah’a ve resulüne itaat edin. Ey peygamber ailesi! Allah’ın istediği, sizden kirliliği gidermek ve sizi tertemiz kılmaktan ibarettir. ========================================================================================================== Meal Karşılaştırma | Mâide ; 55. Ayet (Arapça) اِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ Diyanet İşleri Başkanlığı Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir. Diyanet Vakfı Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler. Kuran Yolu Sizin velîniz ancak Allah’tır, peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir. ========================================================================================================== Yazan: Selim TEMİZ Tarih: 03.06.2018 Saat: 22:00 AKDENİZ-MERSİN |