Sıtma nöbetleri
Sıtma nöbetleri
Buzdağları kırılıyor içimde Üşüyorum bedenim içinde Cam kırığı parçalar kesiyor Çizik çizik yürek yüzlerim Şubat zemherisinde volkanlaşıp Temmuz kusuyorum cehennemi Pervaneyim ateşin karanlığında Esrik bir sevda esiyor uzağımda Gece boyuyorum aysız yıldızsız Bütün sokak lambaları sönük Yer ölüm kadar sessiz ve ıssız Korkusuzluğuma yeniliyorum Ellerim titriyor bir mum alevinde Parmaklarımın arsında sızıyorsun Bedenime yayılıyor nefesin ılık ılık Gelip gelip geçiyorsun yakınımdan Diken diken saçlarım mezar arası Gözlerim yuvasına sokulu hançer Ayaklarım betonda prangalanmış Tarifi mümkünsüz ağırlık içindeyim Kalbimi sıkıyor bir el avucuna almış Kan durmuş damarlarımda akmıyor Ciğerlerim demirci körüğü köründe Nefesini alıyorum nefes alamıyorum Güller soluyor dallar kuruyor Kuruyor derya deniz çöl oluyor Dağlar tuz buz olup iniyor düze Taşlar dikilip kalkıyor yüz yüze Tartılıyorum meçhul bir yerlerde Terazinin bir kefesi yerde biri gökte Düşüyorum inip kalktıkça seyrinde Uçuyorum havada kanatlarım yerde Ahmet Coşkun |
İşte hayran olduğum bir şiir daha....
Bilinçle sağlamlaşmış
Yaşantıyla mürekkebiniz bir bedene bir kaleme bürünmüş
Ve işte o kalem denilen bedenin dilinden
Hayran olunacak
Bir şiir doğmuş...
Çok beğendim değerli insan
Mutlu günler dileğimle . ..