siyah gül.. demli bir çay söyleyip derbeder gün al/ışığımda beklerken göründü köşebaşında parıltılı tokasını eklemişti uzun saçı sardığı topuzuna feleğin tufasında kadim semt sürgünü siyah gül-ümser nam-ı diğer hicranlara komşu tıka basa doludur keder beis yoktur/ kaygısız yağmurların hüzünseliyle yüreğinden akar gider açılsın inşirah buyursun der teselliler teninde yanar düşük voltlu zam-paralar yönü şaşırmış lâf üzre ince racon dilimleri adrese postalar belinde sarraf terazisi/ müsaadesiz argoyu ise keserdi nefesi şans yoluma muhalif bir nazar atmış dükkanın buğulu camına, ’umut tozu mu kaçtı gözüne’ diye yazmış avcumun teri süzüldü ince belliden bir yudum aldım üzünçümden günah çıkardım intihar fikrime güneş doğmuştu ivedi bir sitem gönderdim kâbusuma kuruyan ağzıma kekremsi tatlar dolmuştu kalkmalıydım artık sabah olmuştu.. .. |
Ha mavi ha kırmızı ne fark edecek ki
Dikeni hepsinde aynı hepside batırdı mı dikeni kanatıyor.
Saygılarımla