Bir Martının Sırtından İstanbul
Bir martının sırtında dolaşsam semalarında,
Kuşbakışı seyretsem mücerred güzelliğini. Uçarken boğaza ulaşan bir tepenin sırtlarında, Ufuk’ta kızıl tonlarının büyüsüne kaptırsam kendimi. Sultanahmeti, Ayasofyayı bir de semadan görsem Süleymaniyeyi dolaşıp Eminönüne gelsem Galata kulesinden geçip Beyoğluna uzansam. Mebusan caddesinden Dolmabahçeye varsam. Takılsam yaşlı bir vapurun peşine, Simit eşliğinde çay içen insanları seyretsem. Hicaz makamında bir istanbul şarkısı dinlerken, Soluduğum her nefeste içime İstanbul´u çeksem. Pâyitaht idin sanma bir gün olursun pâyimal. Söyle, varmı böyle birşeye yaşarken biz, ihtimal. Nârına yandı bu millet ve yanacak pâyidâr. Sen bizle güzelsin, biz senle bahtiyâr. Açıklama: Mücerred: Saf ve katıksız Pâyitaht: Başkent Pâyimal: Ayak altında kalmış Nârına yandı: Ateşinle yandı Pâyidâr: Ebedi, sonsuza dek yok olmayan Bahtiyâr: Mutlu |