SEVGİDEN YANA ENGEL KOYMAYIN DÜŞLERİMEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ölü ya da diri ferman… Kelamın uzandığı satırları Kanla boyayan Şehla hüsran Yine dil yarası Ceylan bakışlı hayallerden Ve buluttan nem kapan. Ruhun bin bir hali: Su, ateş, toprak, Havada asılı sayısız kanıt Yine insan aleyhine düşüş Makul bir tınıda Yorgunluğa dokunuş Aslında aşkın suru bir eda, Cefası dünde saklı Yarınlara da şerh düşecek işin aslı. Büklüm büklüm her hece Yürekte boğmaca benzeri Metazori bir gülümseme Aşkın menzilinde Hüzün menşeli Ölümlü düşlerinde Rahvan gölgeler kınında Kayıtsız dünler. Aşka biat bir dirhem özlem Mihenk taşı madem yüreğin Tapusu kayıp Kadın, erkek misali Yalnızlığın tensiye edildiği Kayıp meşrebin. Durgun kıtalarda Durağan fıtrat; Azgın sularda Yüzsen bile neye delalet bunca çırpınış? Hazan makamında madem serzeniş Gıyabında varlıktan yana Düşkün mizacın son durağı Sığındığın O sakin liman: Dosta dair Devrandan bozma künye Sürüklenir gider mecalsiz gölgen. Düşlerin yitik şanı Ötelenen her ihanetin Kebir defteri Aslını inkâr eden tanrımsı dokunuş Münafık kelamın hazin teması Ahret denen yargıyı görmezden gelen Her halükarda sevgiyi tensiye eden Yüreksiz ebabil düşleri. Şehrin kirinde, kininde Yarım ada sevdalar Yarım ağız sevişlerin Çetelesini tutmaktan yana kaygısı Ölü bedenlerin nef(e)si Aşkı teneffüs eden meleklere Olsa keşke itikadı. Hazin sevda Hazandan yana Düşmüş başı yana Baharın top yekûn ihaneti Doğadan da alırken hırsını Ve hıncını ihlal eden Merhameti taşırken Kalburüstü kinayelerin Savsaklanmış kehaneti. Ölü şehirden yana mı kaygısı şairin? Öldüğünü ibraz ettiği Her şiire konuşlu cefası Yeter ki; Sevgiden yana engel koymayın Düşlerime, Demek bile çetrefilli bir özlem Dününü ihbar eden Cahil imgelerin reçetesi Aşka ve imana iyi gelen Hep mi elem Hep mi hüsran? Sancak yürekte dikili Makber ezelden tapulu beşere Bir mizansen bildi oysa Doğduğu günden bu yana. Zaman aşımını tetikler de tetikler Nisyan belli ki kefareti Yaşanmamış ömrün Dilinde acı hatırat Gözlerin feri çıksa da Eder mi aslında iblise ihanet? Dün dökümlü neyse Gümleyen varlığın Gürleyen sesini Tanrının Atlarken her kanlı satırda Ve son pişmanlık Geldi dayandı kapıya. Göreceli mutluluk Sakıncalı sevda Yanlı insan Zanlı dünya: Sözüm ona nefsin cürümü Bir parmak bal çaldı çalalı Çarpıp da arkasında kalan her kapı. |