İKİNDİ RUBAİLERİ-20
NE ÇABUK EL OLMUŞSUN
Yaralı yüreğimi dağlarken hasret közü... İlkbahar mevsiminde yaşattın bana güzü Şimdi sen sen değilsin, ne çabuk el olmuşsun Nasıl unutuverdin verdiğin onca sözü? SÖNDÜ BÜTÜN IŞIKLAR Başını alıp gittin, söndü bütün ışıklar Hasretinden beslendi sevda ehli âşıklar Cam kırıklar üstünde yalınayak yürüttün Senden hatıra kaldı alnımda kırışıklıklar UZAĞIN YAKINI Bastı yine karanlık, gün çekildi kınına Düşleri salıverdik zamanın akınına Kâğıttan gemilerle çıktık okyanuslara Bîçâre demir attık uzağın yakınına DÜNYA DERİN BİR KUYU Ben Yusuf, sen Züleyha; dünya derin bir kuyu Âşığa çektirmek mi sevilenlerin huyu? Elimde karanfiller, bekliyorum kapında Haydi tut ellerimden, bırakma ömür boyu CAN KIRIKLARI Kirpiğime çiy düşer bir gün daha biterken Ne varsa mâzi olur hayat devam ederken Can kırıkları batar çıplak ayaklarıma Elimden bir şey gelmez zaman kayıp giderken İÇİMDEKİ BAYRAK Hasret kurşun misali, omzuma bindirmişim Vuslatı hayal edip acımı dindirmişim Terk-i diyar ettiğin günden beri mahzunum İçimdeki bayrağı yarıya indirmişim M. NİHAT MALKOÇ |