GÖNLÜMDE KUM FIRTINALARIYalnızlığın kum fırtınaları eserdi hep Çöle dönmüş yüreğimde, sabahları, erken Ve kaktüsler parçalardı tabanlarımı Yalnız gecelerimde samanyolunda gezerken. Umutlarım kayıptı; Hep, o fırtınalarla savrulmuştu, İnsanı, insan yapan, yaşam gücü veren duygular Kurumuş, kavrulmuştu... Oysa, bir sevda bahçesi gibiydi, O çölde ne şiirler, ne aşklar filizlenirdi, Cennet ağaçları vardı; Gölgelerinde, masal sevdaları gizlenirdi. Havuz kenarlarında su içen kumruların kanat çırpışlarında En güzel aşk şarkılarının notalarını bulurdum, Huzur doluydu o bahçe, Orda, hep mutlu olurdum. El ele gezerken Samanyolu’nda sevgililerle Ayaklarıma dikenler de batmazdı, Hem, o zamanlar Aşklar da beni unutmazdı... .................................. Böyle üzgün ve bezgin, Yüreğimi çöle çeviren yılların kuraklığına lânetler edip Bir damla su özlemiyle çırpınırken şiirlerim, Bir ’muson yağmuru’ boşalıverdi üzerime; Yemyeşil, Gökten mi, gözlerinden mi, bilmem... O, kupkuru yürek, Nasıl oburca emdi suyu, Ve nasıl sarılıverdi ayaklarına yeniden var olmanın... Çöle hayat veriyordu sevgi, Ya da,çölde hayat buluyordu, Şimdi, esmer akşamlar Nihaventten çalıyordu. Bülbül sesleri geliyordu sanki kulağıma, derinden Ve çaresizlikler Kopmuş, gidiyordu yüreğimden... Duyuyordum damarlarıma suyun yürüdüğünü, Bir yoklar vâdisinde var oluveren ağacın Yeşeren yapraklarında Çiy daneleri titretiyordu şimdi buğulu sabahlar Ve can çekişiyordu Tüm ihtiyar günahlar... Güller, lâleler fışkırıyordu yerden, İklimler değişmiş, mevsimler dönmüştü sanki, birden... ........................... Heyhat! ..Sonra çabuk anladım; Mevsimler falan değişmemişti, Sadece üzerimden Yolunu şaşırmış, yeşil gözlü bir bulut geçmişti..., Yaşadıklarım, meğer Aç düşlerimin, gerçeğe saldırmasıymış Ve umutsuzluğun Bir garip umutsuzu kandırmasıymış. Ne esmer akşamlar var artık, ne nihavent’in tadı; ’Hüzün’ makamında şimdi hep şarkılar... Hicran; kaybolan bülbüllerin sesinden Ve dertli bir ney; Rüzgârın nefesinden... O güller, o lâleler Meğer hepsi serapmış, Bir gelmiş-bir geçmiş üzerimden Şaşkın ve kalleş bir bulut; Çöl, artık umarsız ve harapmış... Şimdi, kaderde yine yalnız başına yürümek var, Sızlayan ayaklarım dayanabildiğince Samanyolunun sonuna kadar... (2007) Ünal Beşkese |