şiirimin öznesine
insan özlem duydukça kendinde, farkındalık
oluşuyor, sanki yüreğinin yağı eriyor. gönlün güzelliği kendini yeniliyor onun varlığıyla özlem, katlanarak artıyor ama biliyorum ki; sevda ve sevilme duygusu kalbe odaklanma, ve hissiyatın derinleşmesi, ilahi lütfün bir ikramıdır. her kalp bu güzelliğe keşfe memur olamıyor, işte derin mevzu efendim, kısaca keşke anlayabilseydim şefkatin lisanını gözlerindeki hüznü ve dahi endişeyi! bağışla anlayamadım..ya da anlamak istemedim, ağır bastı duygularım, frenleyemedim. üzdüm seni biliyorum acını anlayamadım, beni bağışla… bende hırpalandım, ezildim/ezdin bazen dokundurduğun sözlerin altında ezildim. hatta duygularım bile hiçlendi ara sıra, bu yüzden içim de gittikçe iyice içlendi, hislendi, elektriklendi bazı zaman oldu tanıyamadım kendimi, ama o duygular ve ortak sevgi bağı var ya, gözüm hep baktı sana, kızsa da, sinirlense de seni aradı, söyledi söylendi. duygulandı ağlamaklı derdini söyledi mırıldanarak uçan kuşlara, ne olacak diyordu? ne olacaktı bu halin sonu? üzgün bakışlarla uzaklara dalarak, yönelip ufuk çizgisine beklemek diyordu sabırla, sabır ya sabır… inanıyordu Rabbine ve serinlik veriyordu yüreğine, dua et diyordu kendine, dua kaderi değiştirir. ümit yaşamanın temelidir, hayata bağlanışın köprüsü garipti hisleri kendince, ah garip hislerim, düşüncelerim… içineydi hep yolculuğu, öyle zordu ki dışa vurmak! ince ipince duyguları garip, hisler garip, sözler garip. söylese de işte öylesine... kendinde hep bir özlemin hep bir özlemin özlemi, ve özlemi mısralara yüklemenin bir telaşı vardı içinde. avunuyordu kendi dünyasında onlarla, ah özlem gideren ve ölümü bekleyen derin, sessiz ve sensiz yalnızlık, ölüm sessizliği gibi, ve hala içinde sönmeyen, biriktirdiği taptaze özgün gülüşüyle yenilenen duyguları vardı eskimeyen, kendini her gün yenileyen duygular ne güzeldi Rabbim. ne güzeldi safiyane sevmek, dedi mırıldanarak. beklentisizdi sevdası vefalıydı. biliyordu çünkü sevdiğinin halini, gerçeği. kırmadı ümidini, ne katılırdı ömrün hikayesine elbet ileride, bilemezdi, ama bildiğim sabretmek ve beklemek dedi, gözleri dolu. sevdiğinin özlem kokan hasret çağrıştıran, saf temiz ve berrak yalansız duygular yumağı olduğunu ve kendisine sevgiyle inandığını biliyordu, biliyordu aşkla bağlandığını okumuştu aşk hakkında: uğrunda feda edilenler üzerinde duygu olduğunu biliyordu ki; ne garip bir şey hakkımız olmayanı istemek, ama elinde değildi işte, yenilmişti kalbine, sevda yüklü yüreğine ve yine biliyordu ki; aşkın kefeni gibi sakladığı,diğer yarısı bedenini ve ruhunu saran sevgi dolu hasret dolu yumağı olduğunu ve duygularının ana dili olduğunu arzuları vardı aşkın ama söylenmeyip sır gibi saklanan. değilse adı aşk olur muydu, olmasaydı kalpten inanan. *** yusuferdoğan |