Yolda belde yürürken Daha önce görmediği Bilmediği bir nesne İnsanın eline geçse, Neyin nesi, kimin fesi Yenilir mi, içilir mi Kesilir mi, biçilir mi Peşpeşe sorular Ardı arkası kesilmez Yanıtını buluncaya kadar...
Fakat karıncalar Bizden daha değişik Beyinlerinde saklı Milyonlarca senelik Bilgi birikimi; genetik?!
Dünyaya geleli Daha kaç yıl oldu Bu karıncalar, minik; Hepsi yeni nesil, Oysa kırk elli senedir Her yer beton bu kentte Yollar asfalt, kaldırımlar taş Karıncaya toprak Yiyeceği tohum Dal yaprak kalmadı arkadaş; Bağ bahçe tükendi, Fakat karıncalar yine de bilincinde Kabak çekirdeğininin yenilebileceğinin!
Farkında olmadan Kim döktüyse çekirdekleri yolllara Sanki sadaka vermiş onlara! Taşımışlar elbirliğiyle yuvalarının ağzına kadar, Gel gör ki yuvanın ağzı dar, Haydi bakalım kolları sıvayın Yağmur yağıp sel basmadan Açın tünelleri, Daracık geçitlerden Kocaman çekirdekler nasıl yuvaya sığar, Yiyecek dışarıda kalmaz Öyle çalışkan akıllı karıncalar, aklın almaz!
Şaban AKTAŞ 23.03.2018 - 10.47
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
SATRANÇ
Siyah beyaz kareler piyonlar, atlar, filler şah, vezir, kaleler, bir maç başlar ki kıran kırana deme gitsin savaşmaktan farksız geriye çarksız en küçük hata tokat gibi iner surata düşünme gücünü derin kullanamayan hükmen mağlup; sahayı terketsin!
Atlar, uçarcasına atlar düşmanın beyninde patlar, fillerin hortumu uzun uzun menzilli obüsleri ordumuzun!
Şah ile vezir piyade yoksa rezil kale dört yana gider kalesi düşen gücünü kaybeder!
Anaya babaya öğüt çocuğunu saranç ile eğit; cübbeli ne anlar düşman ile savaştan o gafil ve sefil uyusun uyutsun badem şekeri yesin çay demlesin çocuk bademlesin(!)
Şaban AKTAŞ 22.03.2018
EKİNOKS
Günaydın canım, Yenigün’ün ilk ışığıyla Gel yanıma, Seni soluma alayım Senin ile şiirce mutlu Dünden bugüne Bugünden yarına Sevgi ile dolu Hep umutlu kalayım...
Bugün 21 Mart, Gün ışığı Ekvatora dik, Gecesi gündüzüne denk Renkli bir dünya var, Böyle bir günde çiçek açtı Bahçede limon, dalda erik Turunç, portakal ağacı Her yanda bahar Eksilmiyor dünyamızdan Yine de hep var acı?!
Kır bayır bağlar Mis gibi çiçek kokusu İnişi yokuşu Yemyeşilçiçeklendi "Al baharlı mavi dağlar Yârim gurbetelde ağlar" *
Dünya şiir günü bugün İşte büyük ustam Âşık Veysel Şatıroğlu Gönül gözü açık Sivas’lı büyük Ozan, İlkbahar ile tam Yirmi Bir Mart’ta, Kırkbeş yıl önce Bugün ayrıldı aramızdan, Onun için dostlar Sivas deyince Aklıma düştü birden Alev alev Yandı tutuştu Madımak, Sağ yanım bahar Sol yanım hazan!
Dünyanın şu haline bak; Fani ile cani; Sivas’ta yakılan Küle dönen Otuzyedi can, Uçup gitti mi turnalar gibi Katar katar Göçüp gittiler mi bu diyardan, Nereye hani; Türk’üm diyen Türkü söyleyen canı Benzin döküp kibrit çakar Yakar mı insan insanı?!
O canlar ki Hepsi Anadolu’dan Saz çalıp Türkü söyleyen Şiir yazan D/ili d/il yapan ozanı; Yürekleri temiz Pırıl pırıl Aydın insanlardı?!?!
Aramızda dolaşan Bir o kadar da pis; Her mikrobu aşan Varlığını yokeden Tümör gibi habis, Karanlıkta uçuşan Kan emici vampir Yarasalar da var; Öyle olmasalar Can dediğin cam mı Bostan mı Hıyar mı yoksa; İnsan olan insan Birazcık ak’lı Kuş kadar bey’ni olsa Kıyar mı cana, Annene babana Dayına, amcana Teyze, yenge, halana Sana, bana Semiramis?!
Şaban Aktaş 21.03.2018 - 10.26
(*) Aşık Veysel Şatıroğlu
HİÇ DEME BANA!
Bende sabır olsa roman yazardım Niçin şair oldum, sorsan bir bana Hızlı düşünürüm, hızlı yazarım "Düşünme o kadar!" hiç deme bana!
Saniyeler benim için kıymetli Bunu anlamayan çok şey kaybetti Aptallar yalnızca güldü seyretti Para, pul, mal, mülkmüş, hiç deme bana!
Boşuna dememiş şu sözü diyen; "Gölge etme, başka ihsan eylemem!" Boş lâkırtıya hiç mi hiç gelemem Hacı Leylek isen, hiç deme bana!
Varım yoğum düşünceden ibaret Düşünmek tefekkür, Hak’ça ibadet Gerçek âlim anlar beni nihayet Gailesiz isen, hiç deme bana!
İyi güzel işler ehilden gelir Her türlü kötülük cahilden gelir Sanma çıplak gezen, sahilden gelir Sapık beynin ise, hiç deme bana!
Aklın var fikrin var(!) fakat beynin yok Kendin beğenmişsin başka deyim yok Adam olmaya hiç hiç mi meylin yok İpsizin tekiysen, hiç deme bana!
Dur, öyle zıplayıp hemen hoplama Sormazlar mı sana, hani diploma Herkesin bir aklı fikri var ama Din ile soyduysan, hiç deme bana!
Aktaş çok dertlisin, yaz yaz bitmiyor Yalnız yazdıkların para etmiyor Paran varsa kitaplara yetmiyor Okumamış isen, hiç deme bana!
Şaban Aktaş 21.03.2018 - 22. 28
GÜZEL ANTALYA’M
Dalların hem çiçek hem meyvesi var Her yeri mis gibi kokular sardı Bağlar çiçeklendi ham meyvası var Dört mevsim bahardır Güzel Antalyam!
Dağlar çayır çimen yeşil yosundan Uyandı karınca kış uykusundan Ben de daldım çıktım âşk der/yasından Beydağında kardır Güzel Antalyam
Denizin kıyısı köpüklü dalga Salkımsaçak mor salkımlı akasya Bu güzellik yalnız buraya has ya Bambaşka bir yerdir güzel Antalya’m
Şaban Aktaş 22.03.2018
AŞK ALIR ELİNDEN SENİ HER DERDİN!
Kimse elin günün yok mu demesin Ardında ben varım aşk ile senin Yeter ki Rab gücün esirgemesin Aşk alır elinden seni her derdin!
Uçtum gördüm gökte nice âlemi Aşk iledir Rab’bin kula selâmı Cahile anlatamazsın kelâmı Aşk alır elinden seni her derdin!
Rabbin senin can içinde canandır Gökte ateş alev alev yanandır Pervanedir ateşine dönendir Aşk alır elinden seni her derdin!
Gönlümün deryasına sahil oldum Erenler dergâhına dahil oldum Aşk ile her murada nail oldum Aşk alır elinden seni her derdin!
Aşk aldı elinden beni her derdin!
Nankör hacı ile hocaya düşme Deden sanıp türlü acıyla pişme Yanıp yanıp cehennemde tutuşma Aşk alır elinden seni her derdin!
Bak mübarek bir kandil gecesidir Gün senin ay göklerin ecesidir Ay/dınlık yol belli a,be,cesidir Aşk alır elinden seni her derdin!
Şaban AKTAŞ 22.03.2018 - 19.23
MAVİ GÖL ACILARI
Dıştan baksan her şey sana hoş gelir Gör içimi gözden kanlı yaş gelir Bir kötünün eline düşmeye gör Ayık giden evine ayyaş gelir
Uzaktan bakınca bir Yeşilada Ne acılar çektim bilsen burada Gülüm gitti her iş bindi inada Yârden ayrı düşen eli boş gelir
Ayrılıkla hasret çeken dile dön Eğirdir’de güller açan göle dön Sultan Dağlarından esen yele dön Salkımsöğüt saçın yele hoş gelir
Taştan taşa sekip giden sen miydin Bir kızkuşu uçarken giden miydin Kuş görünce seni sanan ben miydim Her şey hâyâl oldu gerçek düş gelir
Yine ateş düştü gönlüm nârdadır Benim acım bitmez yürek dardadır Gül nerede ise bülbül or’dadır Yâden ayrı dünya bana boş gelir
Mavi Göl kıyısında bir liman var Gülüm sende ne din ne de iman var Beni öldürmeye çok mu zaman var Ay doğarken gün ışığı loş gelir
Haziran sonuydu kaçtım adaya Gelsen alır idim seni odaya Gündüz güne baktım gecede aya Günler aylar sensiz bana boş gelir
Ay Güzelim Sevda Selim ner’desin Yaş gözümde sanki siyah perdesin Senden başka bir aşk kâlbe girmesin Aşksız dünya inan ki bomboş gelir...
Şaban AKTAŞ 22.03.2018 - 18.19
AHVALİ BEŞER
Tanrım zalim ele düşmesin beşer İyileri koru, kötü kulundan Aklı ermez kulun şaşar mı şaşar Ayırma sen bizi doğru yolundan!
Zalimin elinde topu tüfeği Fırlatırlar yerden gökten füzeyi Nasıl da yaktılar mazlum ülkeyi Ayrılma gerçekle bilim yolundan!
Dün Çanakkale’ydi bugünse Irak Emperyalist düşman; işgaline bak Petrol için milyon can yaktı alçak Geçilmez oldu çöl kanlı gölünden!
Sanki çölün çıngıraklı yılanı Bastırıyor yaygarayı yalanı Vurdukça vuruyor çölde talanı Az mı çekti millet kâhpe dölünden?!
Hakkın yolundaysan yoksa bir hatan Koru toprağını namustur vatan Her karış toprakta nabzındır atan Kaptırma bu cennet yurdu elinden!
Eşkiya dağlarda kaçak bulunmaz Düşmana er durup uşak olunmaz Kahraman ceddime düşek vurulmaz Ayrılma vatanla millet yolundan!
Günlerden Regaip Kandil gecesi Kan dilden eksilmez kanar hecesi Dolar Avro dolu bak çekmecesi Satılmışlar çıkmış aklın yolundan?!
Doldurur cebine olan haramı Ç/aldılar cebimden kalan paramı Gel gör eşkiyayı başta harami Sapıttılar dini Hak’kın yolundan!
Su uyur düşmanlar asla uyumaz İşbirlikçi gafil uyur ayılmaz Vatan için düşen öldü sayılmaz Sakın bayrağını düşman elinden!
Aktaş’ın dilinde ahval-i beşer Kılıçlar süngüler bağrını deşer Türk olan düşmana esir mi düşer Dönme bağımsızlık millet yolundan!
Şaban AKTAŞ 22.03.2018- 13.55
SÜSEN GÜLLERİ
Bilseydim o zaman bu kadar cansın Bırakır mıydım ben seni ellere Maziye baktıkça yansın da/yansın Küle döndü ömrüm uçtum yellere
Şimdi başbaşayız hoştur günümüz Değmesin nazarlar eştir gönlümüz Eğmeden kaşını güler yüzümüz Bak gönülden açan süsen güllere
Katrandan olur mu olmaz mı’ş’eker Her insan aslıyla nesline çeker Düşersen kötüye ömrünü yakar Kapılıp gidersin selden sellere
Dert çile mevlâdan hak ise bize Çekmeden mutluluk yok ikimize Bak işte nihayet geldik diz dize El ele yan yana düştük yollara
Geldi geçti ömür bitti yaz bahar Ömür bir yıl gibi iki bahar var Kanıyor mazide derin yaralar İkinci baharda döndük güllere
Yuvayı yapan bir dişi kuş imiş İşi bilen eşin taşı aş imiş Kötünün elinde bahar kış imiş Yazık oldu sensiz geçen yıllara
Mutluyum halimden şükür günüme Kar yağmıyor artık sıcak tenime Gülerim ağlarım kendi kendime Kurban olsun bu can tatlı dillere
Susar isem kimler doğru lâf etsin Eğilmem namerde ne insaf etsin Kusurum var ise Tanrım affetsin Savruldum elinde yelden yellere
Sanki yüreğimde ayna var Bakar bakmaz nesneye Düşten düşe İçten dışa yansıyan Yürekten dile düşen O aynanın ışığı; Şair âşık, şiir ise ışık...
Söyleyin dostlar Var mı sizce bir yanlışlık, Bence yok Belki sırf bu yüzden Şairin biri ’’Ayna Sandım Şiiri’’ demiştir Adı Abdülkadir desem Soyadını kim bilir?!
Şaban AKTAŞ 21.03.2018
HATIRAN MAZİDE KALDI
Ellerinden tutup seni Sevip okşasam enseni Öpmeye kıyamam seni Hatıran mazide kadı
Yüzünde güzide bahar Gözün güneş gibi şavkar Kâlbimde aşk şaha kalkar Hatıran mazide kaldı
Ay buluta girdi çıktı Hasretin kâlbimi yıktı Sandım ki bir kurşun sıktı Hatıran mazide kaldı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
AKILLI KARINCALAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AKILLI KARINCALAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Fakat hepsi de güzel.
Ben sizin bu verimli çalışmanızı tebrik ediyorum.