mart-dert-ölüm
sanki mart ayının havası da, aynı gönlüm gibi
bir yağıyor bir esiyor, bazen günlük güneşlik insan psikolojisi işte; emme basma tulumba gibi bir duruyor, bir kuruyor, bazen de çakma serinlik *** bölündüm kaç parçaya ki; her biri apayrı bir dert dışarıda ki esen rüzgardan, içimdeki daha bir sert fay hattı uğramış bana, kırık dökük ve bezginim küsmüş yapraklarım, döküldüm, yavaştan soluyor benzim *** sanmaki bu cümleler rahat bir ortamda döküldü ağızdan ve sonra yazıldı kâğıda anlamını bir bilseydi bu duyduğu lafların İçinden bir ah çekerdi ve başlardı ağıda *** bu gönül kaç kere kovuldu, kaç hakarete uğradı insanlığını sezinledi ve masumiyetini kavradı üç günlük mesafenin, geçici aldatıcı zevklerine ah nefsine tabi olup ta, kaybedecek ne vardı? *** ölüm bir sevda treni hicret etmek sevgiliye ve ölüm bir diriliş busesi sevdalanmak bâki’ye. ölüm can verene koşarken kulluk sırrına mazhar eyy ! bize ölüm neylesin, bize sadece Allah yâr. *** yusuferdoğan |