hoppalahoppala, buyur buradan ortala şimdi sende nereden çıktın düşe kalka büyüttüğüm çocukluğum kumdan kaleler, kağıttan gemiler, horozdan şekerler devri falan bitti anlasana yeterince hiç değilmişim gibi piçleştirmesen diyorum artık sende masallarımı veda bile etmeden aşırdığın mavi misketlerimle içimi terk eden sen değil miydin anla ve kanma artık uçurtmalarına gökkuşağı bile değmemiş yalanlarıma inanmıyorum siz de saklambaçımdaki sobe olmalısınız kaybolmuşluğum yalnız kendimedir sanıyordum hem ben çıkılan tüm caddelerin çıkmazında sokağım artık bana ilişmeseniz diyorum hatta merakta buyurmasanız ayıldıkça güne bir yudum daha nasıl olsa yutkunuyorum düne ve bundan size ne, sarhoşluğumda, inançsızlığımda yalnız kendime biliyorum bin dereden su getirme işi bana göre değil hem taşıma suyla da döneceğinden emin değilim keşkelerimin hiç kuzgunum olmadı olsa haber uçurmaz mıydım sana uykusu bölünmüş yarasa gibiyim bu aralar mağaralarda frankestein’la da takıldığıma bakma kan çekiyor galiba neyse, yörüngesizliğimi de dengesizliğime ver ve beni unut gitsin tanrım, sende biliyorsun kuraklığıma çöldüm bir zamanlar ona, buna, şuna ve hayata kızgındım ve yürüyemeyecek kadar kumdum biliyorum kılıcının keskinliğinin boynumdaki kire çok yakışacağını biliyorum elbet, kalbin her mililitre dolumun da beynin de santilitrelerce boşaldığını bir ucundan da sen tutsan, mukayyet olsan aklıma diyorum ben olamıyorum da… ilhanaşıcımartikibinonsekiz |