Buharkent Şehrengizi
Cihanda bulunur mu eşin, benzerin senin?
Bayrağıma renk veren alların var Buharkent!... Dünü bugüne taşır antik kentlerin senin Taze incirle yüklü dalların var Buharkent!... Bu toprakta yetişir incirin en güzeli Gönlümde bir/incisin ey şehirler güzeli!... Düşlerimi süslersin seni gezdim gezeli Sevdalara yol veren bellerin var Buharkent!... Yanık bir türküsün sen, âşığın dillerinde Hasret yüklü ezgisin, sazımın tellerinde Sen Leyla’sın, ben Mecnun; sevdanın çöllerinde Gözyaşına dönüşen sellerin var Buharkent!... Yiğitliğin aşikâr, efeler diyarısın Altının külçe hâli, yirmi dört ayarısın Ömrümün gençlik çağı, gönlümün baharısın Yüzümüzü okşayan yellerin var Buharkent!... Uzağına düşmüşüm hasretim var, neyleyim? Kederle sarmaş dolaş birkaç türkü söyleyim Hasret narında yanmış hüzünkârım, böyleyim Türkülere can veren tellerin var Buharkent!... Mâziden istikbâle akar incir güzeli… Her gün Çubuk Dağı’na bakar incir güzeli… Hasretin yürekleri yakar incir güzeli… Kardeşliğe açılan ellerin var Buharkent!... Nice Aydın’lık, mamur çağların vardır senin İncir, üzüm yetişen bağların vardır senin Dumanlara bürünmüş dağların vardır senin Hakikati söyleyen dillerin var Buharkent Canımıza can katar mütebessim baharın İçimizi ısıtır o sıcacık buharın Nice güzellik saklar; dünün, bugünün, yarın… Gönül bahçemde açan güllerin var Buharkent!... Havası tertemizdir, şifa kaynağı suyu Muhabbet membaıdır, hoştur insanın huyu Aydınoğlu’ndan beri ne de asildir soyu Ömrümüzden düşülmüş yılların var Buharkent!... Antik kentlerimizin ruhu saklıdır sende Bir yanın gelecektir, bir yanın kalmış dünde Sanki iki ruh taşır ufacık bir bedende Kıvrım kıvrım uzayan yolların var Buharkent!... M. NİHAT MALKOÇ |