is..sayfalar boş kaldı.. kelimeler sahipsiz kitaplara yüreğimizde boş sayfalar bır-aktık. sen gerçektin bana gerekçeler kalmıştı... sen gözlerini sakladın. ve bende kulaklarımı kapatıp uyudum. sağımda bazen ve bazen solumda düğümdüğüm. yastık altına gizleyip avuç içlerimizi eline/koluna/dokuna ve kokuna sataşarak bulaşıyorduk kendi dışımızdan/içimize ki en güzel yaptığımız şeydi sahi neydi? ve neden sonra cevapsız sorular bulduk yapamadık bunu bir daha hiç aslında en son akşamın sonunda -unuttuk -umuttuk ağacına uzanıp bir elmanın yaprağına dokunarak/tenin gibi alışıyorduk yerlere düşürmeden.. uyanıyorduk. dudağımızda izi yüreğimizde isi dağlarının yamaçlarından derin boşluklarımıza dolacak göz, gözü görmüyor göz, göze b-akmıyor günah mı? ayıp ya da.... gazabın bağlarına gidelim bütün derinliklerin. bütün elma şekerlerinin ay dedelerin sonra kahramansız masallara çelik pelerinleriyle o küçük efendilerin... hepsinin hiç-bir yerin senin gözlerin yüreğin/yüreğim ellerin/ellerim... zamANdan bahsetmiyorum, hayır hiç bir anından zamanın bir sevdaya düşüp bir bıçak bulup sırtında yüreğinin ölüyorduk içimize.. baharın/korkusu/kokusu… düş bozumları derin yaprak ulumaları rüzgarsız/apansız şiirler yazıyoruz/yazılıyoruz göğüs uçlarımızla ki kesilmiş bir he-ce kadar ağrıyor içinden sen geçmeyen hiç bir mısra başlamıyor ve bir nehir YARılıyor yüreğimin içinde.. (...) |
tertemiz ki duygular
berrak sular gibi duru
akıntısına kapılmamak elde değil
değerli şairim kutlarım