sular bile yanar
bu şiirler senin için derken,
inanmıyordun bana, ben de biliyorum sevginin anıya dönüşmesinin zor olacağını halbuki; hatırası çok olanın acısı da çok olurmuş. eğer bir gün uzaklaşırsak bu şehirden, avuçlarımla İçirdiğim su gibi bir anda her şey kayıp gidecek, benden ellerimin değil, yüreğin boş kalması dokunur bana ortada acıtan bir acı var ve yakar içimizi, ikimizi işte iki satırlık yazım kaldı onu da bırakıyorum. bir sana bir bana. sen yanında kalman gerekenlerin zorunlu ev halisin, gözüm cemre gibi toprakta ve gidiyorum buralardan, şimdi, yola düşmüş sevdiğine umut besleyen sabırsız mektup gibiyim. ve sen artık, çocuğunu bekleyen anne gibi kalırsın kendinle. bil ki; biz kazası ahirete kalan kaderiz işte. böylesi bir acı var ki; yüreğime ekilen, sanki sevgi pıtırcığım benim, ve ben biliyorum ki; hikayem yağmura eşlik ederken, damlada boğulan vurgun yemiş yürek mahkumu olarak devam eder gider öylece, azizim bizim gönlümüzde sular bile yanar . ve bizim aşkımızda hep gözyaşı olacak,hep içimizde akacak bir mavi kıvılcım, yakan ve acıtan duygusal bir hissiyat, işte, bizim ki kimsenin değil, sadece bizim bildiğimiz ve herkese nasip olmayan acılı ama sevimli bir hayat. kavuşmak mı? biz kavuşmayı değil, aşkımızın sevdasında kavrulmayı, ruhumuza hasrederek bununla yanmayı ve yetinebilmeyi öğrendik. biz, sevdamızı kalbimize birlikte mühürledik. ve öğrenmiştik; “ ay’ da suçu göze alabilecek kadar çok sevmeyi bilir” diyordu şair… *** yusuferdoğan |