Baksana Ela gözlüm
martı gümüşü semaya
ne güzel parlıyor rengarenk gökkuşağı
yağmur taneleri de düşmüş zeytin yapraklarına

Baksana Ela gözlüm
güneş de doğmuş
şebnem düşen hecelerime
ve salkım salkım mor üzüm bahçelerine

Baksana Ela gözlüm
gümüş martılar gibi yansıyan semaya
asi esen poyrazda saçaklanan bir fısıltı gibiyim

Harabe bir taş evin
kırık camlarını sarmış buhur
izliyorum ta uzaklardaki loş dumanı
kır çiçekleri açmış ıssızca oracıkta
ve Ela gözlerini maziye bağışlamıştım
böyle bir günde

Ve mavi deniz beyaz köpükte
boğulurken
izliyorum yosun bağlamış ahşap pencerede
sanki geliyor gibisin yelkenliyle
alaca ufuklardan

Belki öyledir
veya
nostaljik melodiler buharlaşırken
elimde bir bardak
bergamot çayının buharı tüterken
öylesine özledim ki seni
yine burnumda tütüyorsun

Ela gözlüm…





Suskun//