hayata dair
o bekâ sahibinin hediyesi değil miydi,
yaşamak insanoğluna, canından can verdiği cananına, nefes alıp vermeye başlayınca bir dilek tuttu insan, en güzelini istedi,dünya da her ne varsa, ama,çetin bir harpti hayat, inkar edilemeyecek bir hakikat, felek,ne çıkaracaktı karşısına,kim nereden bilecek, bazen,sırtından vuracaklardı,ummadık taş misali, bazen,haksızlık yapıp kıracaklardı kalbini, bazen de,köhne bir harabeye çevireceklerdi hayatını, malum savaştı bu,öldürmek mubahtı umutları.. lakin,yıkılmak yoktu,yolun sonuna kadar, ilk nefesini üflerken böyle tembihlemişti kulağına yüce yaradan, çünkü,zafer kazanmakta vardı hayatın içinde,bütün her şeye rağmen, küllerinden doğmak lafı,yoksa ne işe yarar... böylece devam etti,insanoğlunun hikayesi, bazen,nefsine yenildi,bazen kazandı zaferi, topraktan gelmişti toprağa gidecekti, işte,o güne kadar bu böyle devam etti, boğuşup dururken hayatın gailesiyle, unuttuğu bir şey vardı,en mühimi belkide, ne yenilgisi kalacaktı akıllarda, ne de büyük zaferleri,sadece kendine ait, bunu hiç hesaba katmadı,o telaşla maalesef.. oysa önemli olan, gri bir akşam üstü ağıtlarla uğurlanırken sonsuzluğa, güzel bir anıt bırakabilmek değil’miydi,yarınlara... Emine rezzan sipahi |
Kalemin susmasın
_____________________________Selamlar