Sensiz Bir Sene
Sensiz geçen ilk senemizdi bu
Sen ki bizim Şükriye annemiz, can paremiz Huzura erdin sonunda baba-ana arasında Yaşarken hep derdin "beni babama götürün" Artık yurdunuz aynı toprağınız bitişik Küçükken adımların yarıyor gök kubbeyi Her sene başarı, hep okul birinciliği Boyun kadar oklava ile çeşitçe yemekleri En güzel şekilde dört dörtlük yapıyorsun Okumanı çekemez elalemin derdi oluyorsun Dedikodu illetine bir kurban gidiyorsun Kız çocuğu dediğin okur mu heç? Baban Mevlüt Ağaya yalvar yakar ne yazar Dedikodun çıkmış bile, gözyaşını kim takar? O devirde kız çocuğu okusa bile kaç yazar Alıyorlar kitapları, önlükleri ellerinden Kaç yaşında kız oldun ne zaman evlenecen? Düğün dernek kutlama, çeşitli eğlenceler Evlilik elbisen beş karış, gençsin evlenecen! Hiç yüzünü görmediğin adamla birlikte Hayatını geçirecen candan çok sevecen YIKILMIYORSUN..... Şükür ki Rabb’e kocan iyi bir insan Kara gözlü dev kalpli bir arslan Seni seviyor kolluyor yıllarca Sen de fedakarca, evine sahip olacan 3 evlat veriyorsun Kara’nın kollarına Helalinden kazanıyor arslan kocan yıllarca 2 evladını da kundakta kaybediyorsun Kara toprağa veriyorsun gözyaşlarıyla YIKILMIYORSUN...... Evinin direği hastalanıyor birdenbire 2 oğlan 1 kız yetim mi kalıyor ne? Son gününe kadar bakıyorsun beyine Arslan kocan dayanıyor var gücü ile Ama ecel onu erken ayırıyor senden Ortada kalıyorsun 3 yetim ile Kara toprağa veriyorsun sevdiceğini YIKILMIYORSUN...... Baba evine dönüş yok bu saatden sonra Sarılacak tek varlık akraba Hak’tan sonra 3 yetimin acılarını yüreğinde hissediyorsun Onlar gözyaşı döküyor sen içinde ağlıyorsun Bombalar altüst ediyor her bir hücreni YIKILMIYORSUN....... E tabi 3 yetimli kadına o devirde kim bakar? Tek bir yol görünüyor artık ,dikenli olsa bile Kara’nın kardeşi Çakır ile evleniyorsun Kara’nın huzurunu onda arıyorsun Senin, evlatların için her şeyi yapacağını Bu davranışın bir daha gösteriyor YIKILMIYORSUN....... 3 evladın daha oluyor. Senin miskin üzere Metin, Dilek, İsmail, Ahmet, Hülya, Şule Her biri birbirinden güzel, iyilik üzere Mahallenin ablası oluveriyorsun aniden Fedakar, yürekli, olmayanı bile pay eden Kazan diye adın çıkıyor bir büyü misali Kapına geliyor çevrende dert edinen Deliler gibi çalışıyorsun kafanı dinlemeden Ev işleri, terzilik, analık, kazanlık neler neler? Mahallenin yardımına koşuyorsun dinlenmeden Fakat nice dost kazığı nice laflar yiyorsun Elini tuttuğun kişi seni batağa atıyor. Sırtında hançerlerden bin duvar örülüyor! Sapıklara taşlar ile saldırıyorsun, silahlılar Erkekler bile bu deli cesareten ürküyor, kaçıyorlar Koruduğun kadınlar bile yüzüne bakmıyor Sırtına binbir hançer sokuyorlar Fakat sen iyiliğinden hiç taviz vermiyorsun YIKILMIYORSUN...... Evlatların oluyor bir aile sahibi Torunlarına öz evlat gibi bakıyorsun Sana diyorlar "Şükriye anne" Çünkü ninelerden çok anaları oluyorsun Bir gece rüyanda herkesi görüyorsun Tanıyorsun fakat isim bilmiyorsun Kara bir duman seni için için sarıyor Her ne kadar koşsanda kaçamıyorsun Dağ gibi biriken anıların bir bir alçalıyor Zamanla hiç kalmıyor, dümdüz oluyor Unutuyorsun yavaş yavaş İsmi var ya bunun söylemesi ne rahat! Alzheimer denen illet yıkıyor dağlarını Biriktirdiğin gözyaşları, sel gibi akıyor En sonunda senin yıkılmaz dağlarını Tek bir hamle ile darmaduman ediyor. Hastalanıyorsun yatağında Artık haraket edemez hale geliyorsun O halde bile elinde bir kumaş Hala bir şeyler yapmaya çalışıyorsun Hatta tabutunun üzerinde bile Yeşil bir kumaş taşıyorsun Mezar taşında bile Yazma bulunduruyorsun Evlatların, torunların ve geleceklerimiz Senin hikayen ile güç bulacak, seni unutmayacak Bunun gibi seneler bile geçse Şükriye ismi hep var olacak Mekanın cennet olsun Şükriye Annem 3 Şubat 2018 Çakıroğlu (Hüseyin Şamil Öztürk) |